Amerika kıtası, 1492’de Avrupa tarafından Columbus ile keşfedilmiştir. Daha sonraları buralarda İspanyollar, Portekizliler, Fransızlar, İngilizler toprak sahibi olmaya başladılar ve buralara insanlar yerleştirerek koloniler kurdular. Elbette onlar geldiğinde Amerika’da hali hazırda yaşayan insanlar vardı. Yerliler yerlerinden edilip çeşitli sebeplerle öldüler ya da öldürüldüler. Yerlilerin ölümüne sebep olan bir etken de hastalıklardı. Biz her ne kadar bugünün dünyasında kızamık, çiçek hastalığı gibi hastalıklar hakkında bilgi sahibi olsak da o zamanın Amerika yerlileri bu hastalıklarla tanışmamıştı. Böylece Avrupalılar, daha Amerika’da keşfedilmemiş bazı hastalıkları kendileriyle beraber getirerek buna neden olmuşlardır. Ülkenin seçim sistemi de bu tarihle birlikte şekillendi.
Daha sonra kıtada kurulan 13 koloni ve Büyük Britanya arasında vergilendirme ve temsil etme konularından doğan bir anlaşmazlık ortaya çıkmış, bu da Amerikan Bağımsızlık Savaşına neden olmuştur. “NO TAXATION WITHOUT REPRESANTATION : Temsil yoksa vergi de yok.” Savaş, 19 Nisan 1775- 12 Mayıs 1783 tarihleri arasında olmuştur. Amerikan Devrimi olarak da bilinen bu savaşta Fransa, İspanya gibi Avrupa ülkeleri de kolonilerin yanında yer almışlardır. Paris Antlaşması ile Amerika’nın bağımsızlığı tanınmıştır. Bağımsızlıklarını kazanan koloniler artık belli bir yönetim sistemi ve yönetici seçme durumundaydı. Ancak bu yöneticinin de İngiltere Kralı gibi olma ihtimali vardı. Bu yüzden yeni devletin sisteminin İngiltere’ninkinden farklı olmasına karar verilmiştir. Geçmiş tecrübelere dayanarak farklı bir sistem kurmak isteyen Amerikanlar seçimle başa gelme gibi bir sistem kurmuşlardır.
George Washington ve Thomas Jefferson tarafından Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi yazılmış ve 4 Temmuz 1776’da ilan edilmiştir. İlan edildiği gün olan 4 Temmuz ABD Bağımsızlık Günü olarak kabul edilmiştir. Bu bildirge yazılırken John Locke ve Jean Jacques Rousseau’dan etkilenilmiştir. Bu bildirgede çok önemli bir yeri olan Thomas Jefferson bildirgenin yönetim ilkeleri için “Biz şu gerçeklerin açık olduğu görüşündeyiz: Bütün insanlar eşit yaratılmışlardır, onları yaratan Tanrı kendilerine vazgeçilemez bazı haklar vermiştir. Bu haklar arasında yaşama, özgürlük ve mutluluğu arama hakları yer alır. Bu hakları korumak için insanlar arasında meşru, iktidar hak ve yetkilerini yönetilenin rızasından alan hükûmetler kurulmuştur. Herhangi bir hükümet şekli, bu amaçları tahrip eder bir nitelik kazanırsa, onu değiştirmek veya kaldırmak ve temelleri kendi güvenlik ve refahlarını sağlamaya en uygun görünecek ilkeler üzerine dayanan, güç ve yetkiyi aynı amaçla örgütleyen yeni bir hükûmet kurmak o halkın hakkıdır.” sözlerini kullanmıştır.
ABD seçim sistemine bakmak gerekirse ABD başkanlık sistemiyle yönetilen federal bir cumhuriyettir. Bu federal devlet yapısı 50 federe eyalet ve başkent Washington’ın olduğu “District of Columbia”yı kapsamaktadır. ABD’de Federal yasama yetkisi Kongre’ye aittir. Anayasa değişikliği için Kongre’nin her iki kanadında da üçte ikilik çoğunluk kazanılmalıdır. ABD’deki en yüksek mahkeme Anayasa Mahkemesidir (Supreme Court). 1 başkan ve 8 üye vardır. Yargıçlar, aynı bakanlar gibi Başkan tarafından atanır ve Senato tarafından onaylanır. ABD’de seçime ilişkin ilkeler Anayasa’da yer alır. Bunun yanında Amerikan Seçim Yardımı Yasası da vardır.
Yürütme erkinin başı Başkan ile yardımcısı 4 yılda bir iki dereceli halk oylaması ile seçilir. ABD doğrudan yeni başkan ve yardımcısını seçmez. Seçmenler aslında başkan ve yardımcısını seçecek olan delegeleri seçerler. Delege sayısı, temsilciler meclisi için nüfus oranına göre belirlenir. En az delege sayısı Alaska, Wyoming gibi eyaletlerde olduğu gibi üçtür. Senato’ya ise her eyalet eşit sayıda senatör gönderir. Seçiciler Kurulu (Electoral Collage) toplamda 538 kişiden oluşur. Senato’da 100, Temsilciler Meclisi’nde ise 435 kişi vardır. Geri kalan 3 kişi de başkent Washington’dan gelir. Delege sayısı 270’e ulaşan aday başkan olur. Her eyalette en çok oyu olan aday, o eyaletteki tüm delegeleri kazanmış olur.
Bu sistemle beraber bazen diğer adaya göre daha az oy alan aday başkan olabilir ancak bunun için Seçiciler Kurulunda üstünlük sağlaması gerekir. 2016 ve 2004 seçimleri buna örnek verilebilir. Ayrıca delege sayısı fazla olan eyaletler bu sonucu da fazlasıyla etkiler. Fazla nüfusa sahip bu eyaletler için kesin bir tahminde bulunmak oldukça güçtür. Bu tarz eyaletlere Swing State (Salıncak Eyalet) deniyor. Florida Eyaleti buna örnek verilebilir.
Ayrıca ABD’de başkanlık seçimlerinden 2 yıl sonra bir de ara seçimler yapılır. Çoğunluğa sahip olan parti, önemli kongre komitelerinin başında kimin olacağını belirler. Temsilciler Meclisi üyeleri iki yıl görev yaparlar bu yüzden 435 üyenin hepsi ara seçimle belirlenir. Senatörler ise 100 koltuğun üçte biri iki yılda bir seçime tabi kalacağı bir döngü içine girerler. Birçok eyalet ve yerel seçimi de ara seçimlerle aynı gün yapılabilir.
ABD’de en son başkanlık seçimi 3 Kasım 2020’de yapılmış ve Joe Biden’ın galibiyetiyle sonuçlanmıştır. Böylece Biden ABD’nin 46. başkanı olmuştur. Joe Biden, rakibi Donald Trump’a karşı ulusal çapta oyların %51,3’ünü almıştır. Ayrıca başkanlık için en az 270 oyun gerektiği Seçiciler Kurulunda 306 oy almıştır. Paris İklim Antlaşmasına ve Dünya Sağlık Örgütüne geri dönmek, NATO ilişkilerini düzeltmek, Afganistan’daki ABD askerlerine eve dönme sözü gibi vaatleri vardı.
Bir sonraki seçim ise 5 Kasım 2024’te planlanmaktadır. Eski ABD Başkanı Donald Trump tekrardan aday olduğunu açıkladı. Ancak başkan adayı olabilmesi için Cumhuriyetçi Parti’deki adaylık yarışını kazanması gerekiyor. “Amerika’yı yeniden büyük ve şanlı yapmak için, bu gece ABD Başkanlığına adaylığımı açıklıyorum.” sözlerini kullandı. 2024’te olacak olan seçimler tüm dünyada merakla bekleniyor.
Kaynakça
Kaynak 1: Açıkgöz, M.Ü. (2021). Amerika Birleşik Devletleri’nde Başkanlık Seçimi ve Federal Yüksek Mahkeme’nin seçime ilişkin emsal kararları. Hacettepe Hukuk Fakültesi Dergisi.