Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği döneminde Gürcistan, 2 özerk cumhuriyet (Abhazya ve Acaristan) ve 1 özerk oblasta (Güney Osetya) sahiptir . Gürcistan’ın bağımsızlığının ardından Abhazya ve Güney Osetya Gürcistan’dan ayrılıp bağımsız olma isteklerini dile getirmiş, bu taleplere olumsuz yanıt veren Tiflis yönetimi ile ayrılıkçılar arasında sürtüşmeler başlamıştır. Bu sürtüşmelerin sonucunda 1991-1993 yılları arasında Gürcistan’da patlak veren iç savaş neticesinde bu bölgeler fiili olarak Gürcistan yönetiminden bağımsızlıklarını ilan etmiş olup o günden beri Tiflis yönetiminin bu topraklar üzerinde egemenliği bulunmamaktadır. 2008 savaşı Güney Osetya ardından Avrupa entegrasyonuna önem vermeye başlayan Gürcistan’ın önündeki en büyük engel de bu bölgeler olmuştur.
Abhazya ve Güney Osetya Krizi
Kafkasya’daki bugünkü çatışmanın tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Esasen birbirinden farklı dini, etnik, sosyal ve kültürler değerlere sahip olan Kafkas halkları; içlerinde bulundukları büyük devletlerin parçalanmasının ardından sorunlar yaşamaya başlamıştır. Bu sorunlardan en önemlileri arasında yer alan Abhazya ve Güney Osetya sorunu 1918’den itibaren Gürcistan için sorun olagelmiştir. Gürcistan’ın 1918’de Rus İmparatorluğu’ndan bağımsızlığını ilan etmesinden sonra Güricstan Abhazya’nın bağımsızlığını tanıyordu ancak Güney Osetya Gürcistan ile olan bağlarını koparmak istediği için taraflar arasında çatışmalar çıkmış; Bu çatışmalar Kızıl Ordu’nun Gürcistan’a girmesi ile son bulmuştur. Güney Osetya Özerk Oblastı kurulmuş, bölgedeki Oset nüfusa çeşitli haklar sağlanmıştır. Ancak bölgedeki Gürcistan etkisi tamamen kaybolmamıştır.
1921’e gelindiğinde Abhazya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti, yasal olarak diğer tüm Sovyet cumhuriyetlerine eşdeğer olan bağımsız bir Sovyet cumhuriyeti olarak kuruldu. Ancak on yıl sonra, Josef Stalin’in emriyle Gürcistan Sovyet Cumhuriyeti’ne dahil edildi. Bu kritik kararın ardından Gürcistan ile Abhazya arasında sorunlar tırmanmaya başlamış ve taraflar arasında savaş başlamıştır.
Savaştan önce Abhazya, yaklaşık 500.000 nüfuslu Sovyet Gürcistan’ı içinde özerk bir cumhuriyetti; %45’i Gürcü, %17’si Abhaz ve geri kalanı ağırlıklı olarak Ermeni ve Rus’tu. 1990’ların başında Sovyetler Birliği dağılırken ve Gürcistan bağımsızlığa doğru ilerlerken, Abhazlar (ve Güney Osetyalılar) Gürcistan’dan ayrılmaya ve önce SSCB’nin bir parçası olarak kalmaya çalıştılar, ancak Sovyetler Birliği dağıldığı için bağımsız kalmaya çalıştılar. Buna paralel olarak Gürcistan, Zviad Gamsakhurdia yanlıları ile Eduard Şevardnadze arasında bir iç savaşa girdi. Bu şiddetli ve gergin ortamda Gürcüler, Ağustos 1992’de bir askeri operasyon başlatarak Abhazya’nın askeri kontrolünü yeniden ele geçirmeye çalıştılar. Eylül 1993’e kadar süren savaştan sonra Abhazlar (Kuzey Kafkas gönüllülerinin ve bazı Rus ordularının yardımıyla) Abhazya’nın kontrolünü ele geçirmeyi başardılar.
Gürcü hükümeti ile Abhaz ayrılıkçılar arasında ortaya çıkan savaş, etnik Gürcülerin büyük ölçüde Abhazya’dan kovulmasına ve Abhazya’nın Gürcistan’dan fiili bağımsızlık kazanmasına yol açtı.
Etnik şiddet, bir yıl önce Güney Osetya’da Rusya’nın tanınmasını istemek için alevlenmiş ve sonunda bastırılmıştı. Güney Osetya’nın bağımsızlık ilanına yanıt olarak Gürcistan, bölgedeki tüm özerklik haklarını iptal etti.
Savaş sonrasında Gürcistan’daki Birleşmiş Milletler Gözlem Misyonu’nun (UNOMIG) nezaretinde Rus liderliğindeki bir barış gücü, 1990’larda barışın korunmasında rol oynadı, ancak daha sonra çok taraflı doğası nedeniyle sorunun bir parçası haline geldi. Gürcistan ve Abhazya arasındaki siyasi görüşmeler, BM liderliğindeki Cenevre sürecinin yanı sıra Rusya’nın sponsorluğundaki Soçi sürecinin bir parçası olarak sürdürüldü.
Bölgede statüko Soçi süreciyle de beraber 2003 Gül Devrimine kadar korunmuştur. 2003 yılında yapılan Parlamento seçimlerine hile karıştırıldığı iddasıyla ülkede halk gösterileri patlak vermiştir. Olayların ülke geneline yayılmasından dolayı devlet başkanı Şevarnadze görevi bırakmış, 2004’te yeni seçimler yapılmıştır. Bu seçimleri kazanan Mihail Sakaşvili Rusya’ya karşı olan pozisyonu ile biliniyor; Batı ve NATO ile yakın ilişkiler kurmayı hedefliyordu. İşte bu doğrulta bir politika izleyen Sakaşvili ayrılıkçı bölgeler konusunu çözmek ve buralarda Gürcü otoritesini sağlamak için 2004 yılında Osetya bölgesine bir
operasyon başlatmış ve bu operasyon taraflar arasında olan statükoyu bozup bizleri 2008 Savaşına götürmüştür
Avrupa Birliğinin Krize Yaklaşımı
Avrasya bölgesinde küresel bir aktör olan Avrupa Birliği’nin Abhazya ve Güney Osetya krizlerinde BM ve NATO’ya göre daha aktif rol oynamıştır. Bunun sebebi BMGK’da Rusya sahip olduğu veto ile BM’nin elini bağlarken; ABD ve NATO’nun ise Rusya ile karşı karşıya gelmek istememesinden dolayı askeri değerler yerine politik değerlerin öne çıktığı Avrupa Birliği bu krizde hem insani yardım hem de müzakereler noktasında sorumluluk almıştır.
Avurpa Birliği, Gürcistan’a açık ara en büyük uluslararası bağışçı oldu. 1997 yılından bu yana AB, Abhazya’ya ekonomik rehabilitasyon ve insani yardım sağladı. 1992 ile 2006 yılları arasında AB, Gürcistan’a 505 milyon Euro hibe ile destekledi, bunun 30 milyon Euro’su Abhazya ve Güney Osetya’da barışın inşası amacıyla tahsis edildi
Avrupa Birliği’nin Gürcistan’a ve ayrılıkçı bölgelere sağladığı maddi destek ile Gürcistan’ın Avrupa entegrasyonunu hızlandırmayı; entegrasyonla beraber Gürcistan’da yaşanacak olan değişimin ayrılıkçı bölgeler sorununa olumlu yansıyacağı gibi bir düşüncesi vardı. ‘‘Engagement without recognition’’ adı verilen bu plan sağlanan maddi yardımların bölgelerin Rusya yerine Avrupa’yla yakın ilişki kurmaya teşvik edeceğini bu sayede sorunların çözüleceğini ön görmüştür. Ancak bu plan tarafları çözüme teşvik edememiştir.
2006 yılında 5 yıllık bir süre için kabul edilen ve AB ile Gürcistan hükümeti arasında kabul edilen Avrupa Komşuluk Politikası (ENP) Eylem Planı (AP), AB-Gürcistan ikili işbirliğinin bel kemiğini oluşturmuştur. Bu politika ve 2001 yılında Avrupa Komisyonu’nun Gürcistan hakkında yayınlamış olduğu belgede Gürcistan’daki istikrarın en büyük engeli Abhazya ve Güney Osetya olduğuna vurgu yapılıyor, sorunun çözümü Gürcistan’ın Avrupa entegrasyonuna katkıda bulunacağı belirtiliyordu. Bu bağlamda Avrupa Komşuluk Politikası uyarınca Gürcistan için 120,4 milyon Euro’luk mali yardımda bulunularak demokratik gelişme, hukukun üstünlüğü, ekonomik kalkınma, yoksulluğun azaltılması, kırsal kalkınma gibi sosyal reformların sağlanması ve en nihayetinde Gürcistan’ın iç çatışmalarının barışçıl çözümüne destek sunmayı amaçlıyordu.
Ancak iki yıldan kısa bir süre sonra Avrupa Komisyonu, Gürcistan’daki kötüleşen siyasi ve ekonomik durumu dikkate alarak ve “çatışmaları önleme ve çözme çabalarını ve ayrıca çatışma sonrası rehabilitasyonu destekleme” taahhüdünü yeniden ifade ederek gözden geçirilmiş bir ülke stratejisi yayınladı. Uygulanan ekonomik ve insani programlara ek olarak, AB, Gürcistan’la iki ayrılıkçı çatışma da dahil olmak üzere, siyasi olarak da ilgilenmektedir. Ortak Dış ve Güvenlik Politikası (CFSP) kapsamındaki Ortak Eylemler, AB’nin Abhazya ve Güney Osetya’daki ve üzerindeki ihtilafların barışçıl çözümüne katkıda bulunma çabalarında giderek daha önemli bir rol oynamaya başladı
2008 Savaşı dönemine gelindiğinde kriz Avrupa Birliği’ni açmazda bıraktı. Birliğe üye devletlerin Rusya ile yakın ilişkileri karşılıklı bağımlılığa dayanmadığı için birlik ülkelerinden bir kısmı Rusya’ya karşı yaptırımları destekleyememiştir. Bunun yanında Avrupa entegrasyonuna önem veren bu konuda çalışan Gürcistan’ın varlığı Avrupa Birliğini krizde taraf olmak yerine çatışmaları durdurma yönünde bir politika izlemesine yol açtı. Savaş esnasında Avrupa Birliği dönem başkanı olan Fransa’nın arabuluculuğunda Rusya ile Gürcistan arasında ateşkes sağlanmıştır