AİK Yazılar “Amerika Birleşik Devletleri’nin Kuzey Afrika’yla İlk Teması ve Trablusgarp-Amerika İlişkileri” Makale İncelemesi

“Amerika Birleşik Devletleri’nin Kuzey Afrika’yla İlk Teması ve Trablusgarp-Amerika İlişkileri” Makale İncelemesi

Categories:

Bu metin, tarihi ve nesnel bilgiler barındırmasının yanı sıra, benim kişisel görüşlerimi de içermektedir.

Amerika Birleşik Devletleri’nin Osmanlı Devleti ile karşılaşması, yapılan antlaşmalar ve yaşanan savaşlar gibi olayların konu edinilip incelendiği bu makale, giriş bölümünde kısaca Amerika Birleşik Devletleri’nin nasıl kurulduğunu anlatıyor. Başlarda ABD’yi yok sayan İngiltere, Avrupa ile yaptıkları çeşitli savaşlar sonrası imzalanan Paris Antlaşması sonucunda ABD’nin varlığını tanımak zorunda kalmıştır. ABD, “müstakil devlet” olmasının ardından Akdeniz’de ticaret yapmak istediği için öncelikle “Barbary Corsairs” olarak bilinen Kuzey Afrika güçleriyle, sonra da o dönem Akdeniz’de hakimiyet sahibi olan Garp Ocakları ve Cezayir, Tunus ve Trablusgarp bölgelerinin hükümdarlarıyla temasa geçtiler. ABD ve Barbary Corsairs arasındaki ilişkiler 1776-1815 yılları arasında şekil almaya başlamıştır. Bu süreç, ABD’nin dış ilişkilerinin de ilk kez şekil almaya başladığı dönem olarak kabul edildiği için ABD tarihinde ayrı bir öneme sahiptir.

İngiltere’den ayrıldıktan sonra uluslararası alanda yalnız kalmak istemeyen ABD, Fransa ile antlaşma yapmasının ardından Fas limanlarına da kolayca gidip gelebilmek ve o bölgedeki olası korsan saldırılarının önüne geçebilmek için Fas Sultanı 3. Muhammed ile de bir antlaşma yapmak ister. 3. Muhammed ticarete önem vermez. Bu yüzden ABD’nin yıllık haraç ödememe teklifine olumlu bakar ve bu vesileyle ABD, Tanca şehrinde ilk konsolosluğunu açar. 3.Muhammed ile kolayca anlaşan ABD, Akdeniz’deki diğer güçlerle de kolayca anlaşabileceği ve haraç ödemeyeceği fikrine kapılır ve bu konuda ısrar etmesi sonucu birtakım krizler yaşanır. Cezayir Dayısı, Akdeniz’deki birkaç ABD gemisine el koyup tayfalarını esir alır, istekleri Amerikan Kongresi’nde kabul edilmeyince bu iki güç arasındaki ilişki kötüye gitmeye başlar. ABD, yaşanan bu olaylar neticesinde kendini ve Akdeniz’deki ticari menfaatlerini korumak için bir deniz gücü oluşturmaya karar verir. Bu esnada da yaşadığı yıkımı düzeltmek ve zaman kazanmak için “uzlaşmacı diplomasi” politikasını benimser. Bu amaçla John Adams, Benjamin Franklin ve Thomas Jefferson Fas, Tunus, Cezayir ve Trablusgarp bölgelerine elçi olarak gönderilir. Cezayir Beylerbeyi Hasan Paşa ile antlaşma yapmak için 1795’te görevlendirilen David Humphreys, 5 Eylül 1795’te Cezayir Ocağı ile ABD arasında bir dostluk antlaşması imzalanmasında aracı olur.

Okuması rahat bir dili, hafif ve sürükleyici bir anlatımı olduğunu düşündüğüm bu makalenin aynı zamanda beni bilgilendirdiğine inanıyorum. Ayrıca tüm bu tarihsel süreci iki taraf açısından da değerlendirmeyi amaçlayan makale yazarının da amacına ulaştığını düşünüyorum.

Makaleye buradan ulaşabilirsiniz.

Yorum Yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir