AİK Yazılar Fransızların Mısır’ı İşgali (1798-1801)

Fransızların Mısır’ı İşgali (1798-1801)

Categories:

Giriş
Mısır yavuz sultan selim döneminde Osmanlı topraklarına katılmış, kanuni sultan Süleyman
döneminde ise Akdeniz’i bir Türk gölü haline getirme yolunda büyük adımlar atılmıştır. Fakat
İngiltere ve Fransa arasındaki üstünlük yarışı Akdeniz’e de sıçramıştır. Omsalı hâkimiyetinde
bulunan mısır Napolyon tarafından işgal edilmiştir. Fransa’nın mısır’ı işgal etmesinin
arkasında yatan sebepler arasında İngiltere’nin Afrika’da sömürgelere sahip olması da vardır.
Osmanlı bu işgale askeri olarak bir yanıt veremese de İngiltere ile olan ilişkilerini seviyeli bir
şekilde ilerleterek destek kazanmaya çalışmıştır. Fransa’nın Akdeniz sınırlarına girmesinden
rahatsız olan İngiltere Osmanlı’nın yanında olmuş, destek vermiştir. Sıcak denizlere inmek
isteyen Rusya’da Akdeniz’deki bir Fransa varlığından rahatsız olarak Osmanlı devletine
yaklaşmıştır. Böylelikle Rusya ve İngiltere’nin yardımlarıyla Fransa mısır’dan çıkartılmıştır.
Osmanlı’nın yardım alarak Fransa’dan kurtulması itibarı açısından kötü sonuçlar
doğurmuştur.
Osmanlı ve Fransa ilişkilerine genel bir bakış
Osmanlı devleti ve Fransa arasındaki ilişkiler 16.yüzyıldan itibaren iyi yönde ilerlemiştir.
Verilen kapitülasyonlar ve askeri- idari fikir alışverişlerinde bu iyi ilişkilerin izlerini
görebiliyoruz. Fransız İhtilali’nin yaşandığı dönemde Osmanlı Fransa’ya sırtını dönememiştir.

İlişkileri yürütmek konusunda gayret göstermiştir. İhtilalden sonra kurulan Fransız
hükümetini de Prusya’nın tanımasının hemen akabinde Osmanlı’da tanımıştır.
Napolyon’un Avusturya ile yapmış olduğu campo formio anlaşmasıyla birlikte Osmanlı ve
Fransa ilk defa ortak sınıra sahip olmuştur. Fransızların bölgedeki diğer milliyetlerdeki
insanları Osmanlı devletine karşı kışkırtması ve Osmanlı topraklarına karşı sefer
hazırlıklarının yapıldığı iddialarıyla Osmanlı bu durumdan son derece endişelenmiştir.
Fransa’nın yapmış olduğu hazırlıklardan çıkarımla mısıra karşı bir sefer olabileceği ihtimaline
karşı Osmanlı kendince önlemler alınması gerektiğine karar vermiştir.
Mısırın işgali
Mısır Napolyon tarafından işgal edilmiştir. Bunun sebebi de İngiltere’yi kendisine rakip
olarak görmesi ve onun ticaret ağına zarar verebilmektir. Çünkü İngiltere sömürgelerine
ulaşmak için Akdeniz’i kullanıyordu. Ayrıca Fransa Akdeniz’de bir imparatorluk kurma
hayaline de sahipti. Fakat mısırın işgali fikri yeni bir fikir değildir, daha önce de gündeme
gelmiş fakat gerçekleşmemiştir. Dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise Napolyon
yanında götürdüğü askeri gücün yanında kalabalık bilim insanlarından oluşan bir grup ve
geniş bir seçkiye sahip kütüphaneyi de mısıra götürmüştür. Bunun sebebi ise hem mısırın
tarihiyle ilgili bilgilerin Avrupa’ya aktarılması hem de Avrupa’nın mısıra tanıtılmasıdır.
Bölgede ekonomik bir kalkınma da amaçlanmıştır.
İskenderiye’nin kolaylıkla teslim olmayacağını anlayan Napolyon askerilerinin bir kısmını
Merabit bölgesine çıkarmış ve kaleye oradan saldırmıştır. Kolaylıkla kazanılan zafer sonrası
yapılan diplomatik görüşlerde Napolyon Müslümanlık hakkında olumlu görüşlerini dile
getirmiş, bölgeyi yağmalamaya değil de memluk beyleri için geldiğini dile getirmiştir.
İskenderiye’nin işgali Kahire’yi tedirgin etmiştir. Kölemenlerin bir araya gelmelerine karar
verilmiş ve Napolyon karşısında birlik olmaya karar vermişlerdir. Fakat Napolyon yaşanan
savaşlardan galip gelerek Kahire’yi işgal etmiştir.
İngiltere uygun fırsatı bulduğu an Nelson yönetimindeki donanma Ebukır’da bulunan Fransız
donanmasını büyük bir kısmını yok ederek kalanını da esir almıştır. Böylece Napolyon’un
Fransa ile olan bağlantısı kesilmiştir. Bu durumdan ne kadar etkilendiğini göstermeden
Kahire’deki etkinliklerine devam etmiştir. Mısır’da bir enstitü kurmuş ve burada yapılan
çalışmaların Fransız çıkarlarını korumasına dikkat etmiştir. Enstitü sayesinde birçok alanda
çalışmalar yapılmış ve kamu hizmetleri halka kazandırmıştır.
Osmanlı devleti Fransa’nın işgalini duyduğunda duruma şaşırmıştır çünkü iki devlet dostça
ilişkiler yürütmüştür. Dönemin padişahı 3.selim direkt olarak askeri bir çatışmaya girmemiş
bölge halklarını olası bir işgal karşısında uyarmıştır. Kendisi de Fransa’ya karşı yanında
olarak Avrupalı bir müttefik aramayı düşünmüştür. Rusya ve İngiltere müttefikleri arasına
girmiştir. Donanmasını kaybetmesiyle birlikte Fransa ile iletişim kesilen Napolyon ve
İngiltere’nin desteğini hisseden Osmanlı devleti 1798 tarihinde Fransa’ya savaş açmıştır.
Fransızların mısırı sömürmesinden ve yönetimden rahatsız olan Müslümanlar büyük bir isyan
başlatmışlardır. İsyan bastırıldıktan sonra Müslüman mızraklara geçirilerek olası isyanlara
gözdağı verilmiştir. Fransa’dan haber alamayan Napolyon durumdan tedirgin olmaya
başlamıştır. Bu sebeple bölgedeki hâkimiyetini arttırmak için harekete geçmeye karar vermiştir. Bu fikir doğrultusunda Suriye’yi işgal etme ve Akdeniz’in ticaret yollarına hâkim olarak bir güç elde etme fikri yolunda planlarına uygulamaya başlamıştır.

Suriye’yi işgal etme yolunda olan Napolyon Akka’ya kadar galibiyet almış olsa da Akka’da
Cezzar Ahmet Paşa büyük bir direniş göstermiştir. Ayrıca vebanın başlamasıyla birçok
Fransız askeri ölmüştür. Napolyon bölgede tahakküm kuramamış ve mısır’a geri çekilmiştir.
Osmanlı devleti de bu sırada mısır’a doğru yola çıkmıştır. Suriye seferinden dönen Fransız
ordusu sayıca daha az olsa da Osmanlıları mağlup etmiş ve Akka’da kaybettiği prestijinin bir
kısmını kazanmaya çalışmıştır. Bu olaylardan sonra Napolyon Fransa’ya dönme kararı almış
ve yönetimi general Kleber’e bırakmıştır. 1799 yılındaysa Osmanlı devleti El-Ariş’e gelmiş
ve bölgeyi ele geçirmiştir. Bunun üzerine general mısırı tahliye etmeyi teklif etmiş ve
İngiltere, Fransa ve Osmanlı devleti arasında görüşmeler başlamıştır. Fakat İngiltere
anlaşmanın maddelerine itiraz ederek savaşın tekrar başlamasına sebep olmuştur. Osmanlı
devleti Fransa tarafından tekrar mağlup edildi ve el-ariş sözleşmesiyle bırakılan topraklar
tekrardan işgal edildi. İngiltere bu yaşananlardan sonra anlaşma maddelerini onaylasa da
Fransızlar mısırı bırakmaktan vazgeçmişlerdir. İngiltere bu yaşananlar üzerine kendisi de
bölgeye asker yollamaya karar vermiş ve bu doğrultuda Osmanlı ile birlikte hareket
etmişlerdir. Ve başarılı olmuşlardır. Bir tahliye anlaşması belirlenmiştir ve bu doğrultuda
Fransızlar bölgeden ayrılmıştır. Önce kahire daha sonra İskenderiye tahliye edilmiştir. İki
bölge için yapılan tahliye anlaşmaları son derece iyi niyetle ve en az zarar dâhilinde
düzenlenmiştir. Daha sonra 1801 tarihinde bir ön barış antlaşması 25 Haziran 1802’de ise
Osmanlı devleti ve Fransa arasında esas barış antlaşması imzalanmıştır.

Sonuç
Mısır yavuz sultan selim döneminde Osmanlı topraklarına katılmış ve Napolyon’un mısırı
işgaline kadar Osmanlı denetiminde kalmıştır. Fransızlar ile olan iyi ilişkiler nedeniyle bu
gelişme beklenmedik olmuştur. Napolyon’un mısırı işgal etmesi kolay olmuştur. Genel olarak
bölgede Akka dışında büyük bir direnişle karşılaşmamıştır. Bölgede bir Akdeniz
imparatorluğu kurmak için Suriye’ye kadar ilerlemeyi planlamış fakat tam anlamıyla başarılı
olamamıştır. Bölgede güçlenmeye başlayan Fransız hâkimiyetinden ve ticaret ağlarına
ulaşımda zarara uğrayan İngiltere bu durumdan memnun olmamıştır. Bu sebeple Osmanlının
müttefik arayışında yanında yer almıştır. Bölgede yapılan savaşları genel itibariyle Fransa
kazanmış olsa da İngiltere’nin donanmasını yakmasıyla işler tersine dönmeye başlamıştır.
Nihai sonuç olarak İngiltere ile birlikte Osmanlı devleti Fransa’yı en sonunda mağlup konuma
getirmiş ve bölgelerden Fransa’yı yollamak için tahliye anlaşmaları imzalamıştır. Anlaşmalar
genel olarak kaybeden taraf olan Fransa için iyi koşullardadır. Anlaşmanın belli maddelerine
ek açıklamalar yapılmıştır. Bunun sebebi de Müslüman halkın Fransızlar tarafından zorla
alıkoyulmasını önlemek içindir. Tahliyelerden sonra esas barış anlaşmaları için her iki tarafın
temsilcileri 1802 yılında Paris’te bir araya gelmiş ve anlaşmayı imzalamışlardır.

KAYNAKÇA
Çolak Kamil, MISIR’IN FRANSIZLAR TARAFINDAN İŞGALİ VE TAHLİYESİ (1798-
1801), SAÜ Fen Edebiyat Dergisi (2008-II), Çevrimiçi kaynak (erişim tarihi 12.12.2022)

Yorum Yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir