Savaş tarihi kısaca incelendiğinde, savaşın tabiatında en yalın haliyle karşılıklı güç mücadelesinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Benzer şekilde, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki sorunlar da özellikle 1980’li yılların sonlarından itibaren zaman zaman sıcak çatışmalara neden olmuştur. Son olarak, 2020 yılının sonbaharında altı hafta süren silahlı çatışmalar ortaya çıkmıştır. Ancak, her ne kadar savaşta bir taraf üstün gelse de bu durum komşu iki devlet arasındaki uyuşmazlık konularının nihai olarak çözüleceğini garanti etmemektedir. Ben bu yazımda bu iki komşu ülkenin yaptığı son savaşı, ikisi için de önemli olan ‘Dağlık Karabağ’ sorununu ve İkinci Karabağ Savaşı’nı inceleyeceğim.
Azerbaycan – Ermenistan Tarihsel Süreci:
2020 yılının sonbaharında, Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaklaşık altı hafta süren silahlı çatışmaları, İkinci Karabağ Savaşı üzerinden anlatmak istesem de olayı tarihsel bağlamından ayrı ele almak konuyu pek anlaşılır kılmaz. O yüzden öncesinde olaydan tarihsel olarak bahsedip sonrasında kendi konuma geçmek istiyorum.
Sovyetler Birliği’nin dağılması sürecinde başlayan Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki uyuşmazlıklar, önce tırmanma evresine (1988-1991) akabinde yoğun silahlı çatışmalara (1992-1994) dönüşmüştür (Cornell, 1999: 12-26). Akademi dünyası Dağlık Karabağ sorunundan donmuş çatışma olarak bahsetmektedir. “Donmuş çatışma”, yoğun silahlı çatışmaların sona erdiği, ancak aktörler arasındaki düşmanlığın devam ettiği ve yeniden tırmanmanın kalıcı bir tehdit olmaya devam ettiği uzun süreli bir durumdur. Hem politikacılar hem de akademisyenler, özellikle Sovyetler Birliği ve Yugoslavya’nın dağılmasından sonra ortaya çıkan bu tür “ne savaş ne barış (no war no peace)” durumları için donmuş çatışma ifadesini tercih etmektedirler (Klosek vd., 2020; 1).
SSCB’nin dağılmasıyla birlikte bağımsızlığını ilan eden iki ülke olan Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki uyuşmazlık meselelerinden en ön plana çıkanı, “Dağlık Karabağ topraklarının üzerindeki egemenlik” sorunudur. Esasında, SSCB kurulmadan önceki dönemden itibaren var olduğu söylenebilen Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki benzer sorunların, 1988’den itibaren Dağlık Karabağ’da ortaya çıkan çatışmalarla tekrar gündeme geldiği görülmektedir.
Devamında, 1994 yılına kadar süren çatışmalar sonucu çok sayıda insan hayatını kaybetmiş ve yaralanmış, binlercesi ise yaşadıkları yerlerden zorla başka yerlere göç etmek zorunda bırakılmışlardır. Ayrıca, 1990’lı yılların ortalarından itibaren devam eden ateşkesle birlikte, Azerbaycan topraklarının belirli bir kısmı Ermenistan’ın işgali altındadır. Dünya devletlerinin ya da uluslararası örgütlerin öncülüğünde belirli çözüm önerileri sunulsa da kalıcı bir barış sağlanamamıştır.
‘Dağlık Karabağ’ ya da ‘Artsaks’ Sorunu:
Azerbaycan – Ermenistan arasındaki çatışmaların tam merkezinde bulunan Karabağ bölgesi, güneyinde Aras Çay’ına, doğusunda Kür Çayı’na, kuzeyinde Gence-Goran Çayı’na, batısında ise Salvatı ve Erikli Dağları’na sahiptir. Aynı zamanda bölgede engebeli ve dağlık bir arazi yapısı ve rakımı yüksek yaylalar bulunmaktadır. Yüz ölçümü 4400 km²’ye yakın olan bu bölgenin içerisinde birçok yerleşim yeri bulunmaktadır.
Karabağ bölgesinin sahip olduğu jeopolitik ve jeostratejik öneme ek olarak, Azerbaycan ve Ermenistan açısından sorunun temelinde aynı zamanda; bölgenin tarihsel olarak kime ait olduğu hususu yer almaktadır. Her iki devlet de bu bölgeyi ata yurdunun bir parçası olarak görmektedir. Karabağ bölgesini bu konuda Kiev’e benzetebiliriz. Karabağ sorununda çeşitli anlaşmazlıklar olsa da konuyla ilgili uzman olan Cornell’in açıklamaları en net olanıdır.
Karabağ bölgesinin durumu esas olarak, tarihi gerekçelerle hem Azerbaycan Türkleri hem de Ermeniler tarafından çekişmeli bir konudur. Dağlık Karabağ ise Karabağ’ın yalnızca bir kısmıdır. Azerbaycan Türkleri, bölgenin tarihte sürekli kendilerinin egemenliğinde bulunduğunu iddia etmektedir. Buna karşılık Ermeniler, Karabağ’ın esasen Ermeni yerleşim yeri olduğu ve Azerbaycan yönetiminin gayri meşru olduğu iddiasını ileri sürmektedir (Cornell, 1997: 3).
Bu uyuşmazlık ve çekişme, bölgenin adlandırılması hususunda dahi mevcuttur. Bölge Ermenicede “Artsakh” olarak, Azeri Türkçesinde ise “Yukarı veya Dağlık Karabağ” olarak adlandırılmaktadır (De Waal, 2021: 8). Azerbaycan’a bağlı ve görece Ermeni nüfusunun çoğunlukta olduğu Dağlık Karabağ Bölgesi, 1992 yılının ocak ayında “Dağlık Karabağ Cumhuriyeti” olarak bağımsızlığını ilan etmesine rağmen, hiçbir ülke bu bağımsızlığı tanımamış ve bu bölge Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün bir parçası olarak kalmıştır (Human Rights Watch, 1994: ix).
Neticede, Mayıs 1994 tarihinde kabul edilen ateşkese kadar silahlı çatışmalar devam etmiş ve Azerbaycan topraklarının yaklaşık %20’si Ermeniler tarafından işgal edilmiştir. Bu tarihten itibaren hem Ermenistan hem de Azerbaycan arasındaki uyuşmazlık bir donmuş çatışma haline girmiştir.
İkinci Karabağ Savaşı:
Azerbaycan ve Ermenistan kuvvetleri arasında sınır hattında dönem dönem çatışmalar yaşanmıştır. 2020’nin temmuz ayı içerisinde Tovuz bölgesinde yaşanan çatışmalar, İkinci Karabağ savaşı öncesinde son yıllarda iki taraf arasında yaşanan önemli çatışmalardan biri olarak kabul görmektedir. Ancak bu çatışmaların Karabağ bölgesinin dışında, enerji nakil hatlarının yakınında olması ve Azerbaycan ordusundan Tümgeneral Polat Haşimov’un da burada şehit edilmesi, Azerbaycan kamuoyunda büyük tepkiye sebep olmuş; vatandaşlar meydanlarda toplanarak seferberlik çağrısında bulunmuştur.
Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki bu gerginlik, 2020 yılının eylül ayında Dağlık Karabağ’da yaşanan çatışmalarla zirve noktasına ulaşmıştır. “İkinci Dağlık Karabağ Savaşı” ya da “44 Gün Savaşı” olarak bilinen bu savaş, 27 Eylül 2020’de Bakü’nün Dağlık Karabağ’ın güneyinde başlamıştır. 27 Eylül 2020 tarihinde Ermenistan’ın Azerbaycan sivil yerleşim birimlerine saldırması üzerine Azerbaycan ordusunun meşru müdafaa hakkıyla başlattığı harekât, 44 günde gelen zaferle sonuçlanmıştır.
Söz konusu 44 günlük sürede, uluslararası kamuoyu, cephe hattında olmayan yerleşim yerlerindeki sivillere saldıran ve sürekli olarak ilan edilen ateşkesleri ihlal eden Ermenistan’a; başarılı bir şekilde sürdürdüğü harekât ile topraklarını ve yerleşim merkezlerini tek tek işgalden kurtaran Azerbaycan’a; tarihe not edilen önemli açıklamalara ve görüşmelere şahitlik etmiştir.
27 Eylül 2020 tarihinde Ermenistan’ın başlattığı saldırılara karşılık veren Azerbaycan, Fuzuli ve Cebrail bölgelerindeki 6 köyü Ermenistan işgalinden kurtarmıştır. Aynı gün, Ermenistan, Karabağ’daki durum nedeniyle ülkede “savaş durumu” ve “genel mobilizasyon” ilan etmiştir. Azerbaycan Milli Meclisi ise, ülkenin bazı şehir ve bölgelerinde savaş hali ilan edilmesi kararı almıştır.
Ermenistan’ın Terter şehrine ateş açması ve saldırılarına devam etmesi üzerine Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, ülkede kısmi seferberlik ilan edilmesine yönelik kararı imzalamıştır. 8 Kasım 2020’ye gelindiğinde ise Karabağ’ın sembol şehri Şuşa işgalden kurtarılmıştır. Savaş başladıktan kırk dört gün sonra, 10 Kasım 2020’de Bakü’nün galip geldiği bir ateşkes anlaşması imzalanmıştır. Pek çok şartın arasında, Azerbaycan’ın savaş sırasında kazandığı arazileri elinde tutmasına izin verilmesi de mevcuttur. Dahası, Dağlık Karabağ’ı çevreleyen Ermeni işgali altındaki tüm bölgeler 1 Aralık 2020’den itibaren Azerbaycan’a geri verilmiştir.
Sonuç:
Soğuk Savaş döneminin sona ermesiyle birlikte, Sovyetler Birliği coğrafyasında bağımsızlığını kazanan bazı ülkeler arasında yaşanan sınır anlaşmazlıkları kısa sürede savaşa dönüşmüştür. Bunlardan birisi de Azerbaycan ve Ermenistan arasında savaşa neden olan Karabağ bölgesidir. 1991 yılında başlayıp 1994 yılında sona eren savaş neticesinde Azerbaycan’ın uluslararası hukuk tarafından kabul edilen Karabağ toprakları ile bu toprakların etrafındaki yerleşim alanları Ermeniler tarafından işgal edilmiştir.
Yıllar içerisinde AGİT ve BM gibi yapılarca diplomatik kanallar vasıtasıyla yapılan tüm girişimler sonuçsuz kalmış, Ermenistan bu topraklardaki işgalini devam ettirmiştir. Cephe hattında dönem dönem yaşanan ufak çaplı çatışmalar ise, üçüncü ülkelerin devreye girmesiyle savaşa dönüşmeden engellenmiştir. Ancak taraflar askeri güç kabiliyetlerini artırabilmek için sürekli silahlanmaya devam etmiştir.
2020 yılına kadar durum, Ermenilerin istediği şekilde korunmuştur. 2020 yılında dar bir bölgede başlayan sınır çatışmalarının bir anlamda hızla yayılarak savaşa dönüşmesi, yıllarca devam eden işgalin son bulmasının başlangıcı olmuştur. 2020 yılındaki savaş 44 gün sürmüş, Azerbaycan ordusu Karabağ toprakları dahil işgal altında olan topraklarının önemli bir bölümünü kurtarmış, Rusya’nın devreye girmesiyle taraflar anlaşma masasına oturmuştur.
Azerbaycan’ın bu başarısında sahip olduğu askeri güç kapasitesinin ve modern savaş teknolojisinin büyük bir etkisi bulunmaktadır. Bu noktada Azerbaycan’ın en önemli kozu, şüphesiz ki sahip olduğu enerji kaynakları olmuştur.
Kaynakça
Kaynak 1: https://www.csis.org/analysis/air-and-missile-war-nagorno-karabakh-lessons-futurestrike-and-defense.
Kaynak 3: 44 Günlük Savaşın Anatomisi. Avrasya İncelemeleri Dergisi, 10(1), 83-106.