Yazar Clive Parry makaleye, İngiliz hukukunun ne derece eski ve devamlı olduğunu bahsederek giriş yapmıştır ve sonrasında Türk hukuku ile İngiliz hukukunu kıyaslamıştır. İki hukuk sistemin de esasen Roma hukukundan etkilendiğinden söz ederken Türk hukukunun yeni bir kalıp içerisinde olduğu ve İngiliz hukukunun daha eski olduğundan bahseder.
İngiliz hukuku netice Roma hukukundan esinlenilse de sonuç itibariyle zaman içinde oluşan birtakım değişimler söz konusudur. Mülkiyet hakkı gibi bazı kavramlar Roma hukukundan alınırken Roma hukukunda geçen bazı terimler değiştirilmeye lüzum görülmeden doğrudan İngiliz hukukuna aktarılmıştır
Daha sonrasında yazar, büyük Amerika hâkimlerinden biri olan Holmes’un “Hukukun ruhu mantık değil, tecrübedir.” sözünü makalesinde alıntı olarak kullanmıştır. Bu ifadeden çıkardığım sonuç hukukun temelinde yatan normların, tecrübe ile işlek hâle getirildiği takdirde işlevini yerine getirmesidir.
Makalenin devamında İngiliz hukukunun diğer Avrupa hukukundan farklı olduğuna değinmiş, ardından bahsi geçen bu farklılığın üstünlük mü yoksa alçaklık mı belirttiği sorusunu bizlere yöneltmiştir. Daha sonrasında İngiliz hukukunun bazı noktalarında karışık ve anlaşılmasının güç olduğundan söz etmiştir. Kendi düşünceme göre, yazar burada objektif bir değerlendirmede bulunmuştur.
Daha sonrasında on ikinci yüzyıldaki kral mahkemelerinden söz edilir. Feodaliteye gönderme yaparak kral mahkemeleri hakkında önemli bilgiler verilir ve çeşitli mahkemelerin bazı menfaatler doğrultusunda suistimal edildiğine dikkat çeker. Kral mahkemelerinin “Common Law’’ adı verilen örf ve adete dayanan İngiliz mahkemelerine temelsel bir yaklaşımda olduğundan söz edilir.
Sonrasında kralların devrilip yerine parlamentonun geçişişinden ve bunun İngiliz hukukuna yansıyan yönlerine genişçe yer ayrılmıştır. Parlamentonun içinde birçok hukukçunun olması ve bu durumunda İngiltere’yi ilerleten önemli faktörlerden biri olduğuna değinilir. Bu bölüm esasında İngilliz hukuk sistemin çok eski ve kendi içinde sağlam olmasının nedenlerinden birinin bu olduğu kanısına varmama sebep oldu.
İlerleyen bölümde İngiliz hukuk sisteminin Anglosakson sistemine dayandığını açıklanmıştır: Bir mahkemenin almış olduğu karar sadece mevcut olan davayı kapsamaz onun yanı sıra ondan sonraki davalarda da yüksek mahkemede alınan kararlara bağlı olur yani içtihatla bağlanır.
1545 yılından sonra ise tahrirî muhakeme sistemine geçilmiştir. Bu sistemin uygulandığı dönemde hukuk öğrenmek isteyen kişiler mahkemelere gidip avukatların savunmalarını dinleyemez olmuşlardır. Bunun yerine bir avukatın ofisinde günümüz adıyla staj yapmaya tabi tutulmuşlardır. Bu noktadaki çıkarımım, avukat adaylarının mahkeme ortamını tecrübe edinmede geri kalmaları birtakım mesleki dezavantajları da beraberinde getirmiştir.
Son olarak Common Law’ın işleyişinde rol alan örf ve adetlerin hukuk sistemindeki yerinden bahsedilmiştir. Hukuk kurallarının değiştirilmesinin mümkün olduğu ama bu sürecin çok uzun olduğuna da değinilerek makale sonlandırılmıştır.
KAYNAKÇA: Clive Parry, Londra Üniversitesi öğretim görevlisi