AİK Yazılar İran: Bir Devrimin Anatomisi Belgeseli –  Al Jazeera Türk Değerlendirmesi

İran: Bir Devrimin Anatomisi Belgeseli –  Al Jazeera Türk Değerlendirmesi

Categories:

Al Jazeera İran Bir Devrimin anatomi belgeseli; Şah Rejiminden, Ruhullah Humeyni’nin İslam Cumhuriyetinin ilanına kadar geçen süreyi anlatıyor.

Başlangıçta belgeselin kurgusunu ele almak istiyorum. Belgeselin büyük bir kısmında Şah Rejimine karşı bir tavır bulunmaktadır. Belgeselin başından itibaren Şah’ın Batı ile olan ilişkisine sürekli yanlı bakılmış, Şah tamamen Batının kontrolünde bir insan olarak gösterilmiştir fakat belgeselin devamında batıyla yakın ilişkiler içerisinde bulunsa da yollarını ayırdığı net bir şekilde gözükmektedir. Şahın modernleşme çabaları ise Batıya yakınlaşma ve iç politikadaki yanlış hareketlerinin toparlama çabası olarak yansıtılmış. Şahın İran için aldığı kararların sonuçlarının kötü sonuçlanmasıyla ilgili durumlara büyük bir zaman ayrılmışken refaha kavuşturduğu 10 yıllık dönem ise 43 dakikalık belgeselde en fazla 1 dakika ayrılarak geçilmiştir.

Humeyni için ise durum biraz farklı. Şahın düşünceleri hakkında belgeselde sürekli varsayımlar ortaya atılsa da Humeyni’nin düşünceleri için varsayımlarda bulunmamakta. Eğer Humeyni’nin yaptığı bir olay, söylediği bir cümle varsa net bir şekilde aktarılıyor yoksa bir yorumda, varsayımda bulunulmuyor. Aktarılan bilgiler ise belgesel izleyicilerinin tepkisini çekebilecek bir düzeyde ise üzerinde çok durulmadan geçiliyor ki sonlara doğru bu tür bilgiler arttıkça belgesel kendisini bitiriyor. Humeyni’ye ait kesitlerde başa geçme süreci hakkında belgeselde ayrılan kısım ise yine Humeynin yaptığı yanlışların gösterilmesinden kat kat fazladır. 

Belgesel içindeki olayları ele almak gerekirse; Belgesel, Şahı batı kültürüne hayran olarak nitelendiriyor. Şahın Batılı fikirlerini halka empoze ettiğinden bahsediliyor, ardından buna verilen örnek ise Şahın kadınlar için seçme ve seçilme hakkı tanımasıdır.. Batı hayranı, Avrupa ABD ülkeleri için çalışan Şah, halkının demokratikleşme süreci için attığı adım Batının fikir empozesi olarak nitelendirilmekte. Bir coğrafyada ortaya çıkan düşünce sadece o coğrafya için mi var olmuş demektir? Orada ortaya çıkmış olması demek yine o düşüncenin ortaya çıktığı coğrafyaya aitliğini mi gösterir? Kaldı ki Şah birçok İskandinav ülkesinden önce bu hakkı İran halkına verdiğinden bahsediyor ve bu sürece devam edeceğini belirtiyor. Belgeselin burada Batıya karşı tavır takıldığını düşünüyorum. Şunu da söylemek istiyorum ki belgesel kadınlar için seçme ve seçilme hakkının empoze edildiği imasında bulunurken, İran halkının, İran kadının bu hakka karşı olan bir tepkisini göremiyoruz. Şahın düşünceleri için varsayımlarda bulunan belgesel, halkın bu durumdan rahatsız olduğu düşüncesini de bize aktarmaya çalışıyor fakat net bir eylem, protesto gösteremiyor. Çok küçük bir bölümde Humeyni ve dindar kesimin bu modernleşme süreçlerinden rahatsız olduğundan bahsediliyor fakat o bölümde de kadınların seçme ve seçilme hakkı sadece bir cümle içerisinde geçiyor. Fakat yine bunu da toplumun genel tepkisi olarak gösteremiyorlar sadece imada bulunabiliyorlar.

Belgesel hakkında ki genel fikrim belgeselin Batıya karşı bir tavır almış olması. Belgeselde ki her iki aktörün de yanlışları ve doğruları olduğu halde Şahı olduğundan daha kötü, Humeyni için ise iyiye yakın nötr bir yaklaşımda bulunmaları. Humeyni’nin ve Şahın ortak yanlışları olduğu halde Şah için eylem üzerinde kötü olduğuyla ilgili bir net bir şekilde yorum yapılabiliniyorken, Humeyni için sadece eylemin bilgisi aktarılıp izleyici iyi veya kötü bir düşünceye yönlendirilmiyor.

Yorum Yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir