Tarih boyunca verimli topraklara, kalifiye nüfusa ve jeopolitik öneme sahip ne kadar ülke varsa mutlaka yanı başlarında onlara müdahale eden ve onlar üzerinde otorite kurmak isteyen başka ülkeler de var olmuştur. Bunun en bariz örneği şüphesiz Latin Amerika ülkeleri ve ABD’dir. Bu noktada Latin Amerika ülkeleri tarım alanlarının çeşitliliği kadar darbeler tarihi çeşitliliğine de sahiptir.
ABD, 1823 Monroe Doktrini itibariyle Latin Amerika topraklarını dönemin sömürgeci Avrupalı devletlerinden korumaya çalışmıştır. Asıl patlama 1846-1848 Meksika Savaşı’ndan sonra olmuştur. Bu savaştan sonra ABD, öncesinde zayıf ve önemsiz gördüğü Latin Amerika’ya müdahale etmeye başlamıştır.
1930’lu yıllara gelindiğinde Sovyet Rusya’nın komünizmi yayma politikası Latin Amerika’ya kadar ulaşmıştır. Yakınında bir komünist yapılanma istemeyen ABD müdahaleciliğini ciddi oranda artırmıştır. Bu müdahaleciliğini Pan-Amerikanizm üzerinden yapan ABD güneyindeki ülkelerin pazarlarında da hegemonyasını artırmıştır. Bölge, o günlerde büyük ekonomilerin ucuz hammadde aldığı ve sanayi mallarını pazarladıkları özgürleşememiş bir coğrafyaydı. Bu ekonomik kaygı dönemi İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yerini ideolojik kaygıya bırakmıştı. İspanyol kolonisinden, ABD’nin arka bahçesi olduğu döneme kadar himayeci güçler tarafından yönetilen Latin Amerika toplulukları için Sosyalizm düşüncesi adeta özgürlüğe açılan bir kapıydı. Fakat ABD aynı fikirde değildi, dolayısıyla sol ideolojiyle düşük yoğunluklu da olsa bir savaş yürütmüştü. Küba’da Castro, Venezuela’da Chavez, Guatemala’da Arbenz gibi birçok sol görüşü lider ABD destekli darbelerle indirilmiştir.
Latin Amerika Örgütleri: LAFTA ve LAIA
Latin Amerika ülkeleri arasında 1960 Montevideo Anlaşması sonucunda LAFTA (Latin Amerika Serbest Ticaret Birliği) kurulmuştur. Dünya ticaretine güçlü bir entegrasyon amacıyla kurulan LAFTA bir zaman sonra tercihli ticaret bölgesi haline geldiği için bu hedef gerçekleşememiştir. 12 Ağustos 1980 yılında ise LAFTA’nın yerini LAIA (Latin Amerika Entegrasyon Topluluğu) almıştır. LAIA’nın LAFTA’dan farkı üyelerin gelişmişlik düzeylerine özel önem vermesi olmuştur.

Latin Amerika’da Ortak Pazar Girişimleri
Geçen altmış yılın ardından 1990’lı yıllara gelindiğinde LAIA faaliyetlerine devam ederken 1991 yılında diğer bir birlik olan MERCOSUR (Güney Amerika Ortak Pazarı) kurulmuştur. 1993 yılında en büyük ortak olan Brezilya’nın LAIA’dan ayrılması büyük bir boşluk yaratmış bu noktada Brezilya ve Arjantin’in ikili görüşmeleri sonucu MERCOSUR bölgedeki en büyük ticari oluşum olarak öne çıkmıştır. Üyelerinin MERCOSUR’la ulaşmayı hedefledikleri ticari amaçların yanı sıra siyasî amaçlarından biri de kendi aralarında birleşerek ABD ve Avrupa’ya karşı pazarlık güçlerini arttırmak olmuştur. Bu doğrultuda çalışmalarına başlayan MERCOSUR tam olarak faaliyete 1995 yılında başlamıştır. Üye ülkeler Joaquna Pires-O’Brien’in tespitine göre teşkilatın ilk sekiz yılında ticaretlerini 4.7 milyar Dolardan (1991) 18 milyar Dolara (1998) çıkartmışlardır. 1995 yılına kadar toplam 714 milyon Dolar olan GSYİH’ler de 2000 yılında 1 trilyon doları aşmıştır.
MERCOSUR ve AB
Latin Amerika ülkelerinin MERCOSUR aracılığıyla en çok ticari ilişki kurduğu diğer bir birlik dünya pazarında en büyük dilime sahip olan AB’dir. Bu iki ticari örgüt arasında 2019 yılında bir Ticari Ortaklık Anlaşması imzalanmıştır. Bu süreçte İspanya ve Portekiz’in, AB’nin Latin Amerika’ya açılan kapısı olarak hizmet edeceği kararlaştırılmıştır. Anlaşmaya göre Latin Amerika’daki tarım ürünleri Avrupa pazarında yer bulabilecekti. Avrupa imalat firmaları da Latin Amerika pazarında etkin rol oynayabilecekti. Fakat buna AB içinden tepki gecikmedi. Fransa, Belçika ve İrlanda bu anlaşmaya, çiftçilerin geçim kaynaklarını tehdit ettiği gerekçesiyle karşı çıktı. Diğer yandan yerel Latin Amerika imalatçıları yerleşik Avrupa firmalarıyla karşı karşıya gelip zor durumda kalacaklarını da yine anlaşma sonunda dile getirmiştir. Anlaşmaya imza atan diğer bir ülke olan Almanya’nın ise beklentileri büyük oranda yerini bulmuştur. Nedeni Almanya’nın dünya liderlerinden biri olduğu otomobil endüstrisinde MERCOSUR ülkelerinin gümrük ücretlerinde indirime gideceğidir.
Anlaşma çerçevesinde her iki birliğin de üyeleri ticari, siyasi ve kültürel yönden iyi ilişkiler kurmuştur. Geçen yüz yıllık dönemde bölge ülkelerinin dünya ticaretine entegrasyon süreci başlangıçta oldukça sancılı geçmiştir. Son yirmi yılda büyük bir yol kat etmiştir. MERCOSUR’un üstlendiği rol ile Latin Amerika son yirmi yılda bölgesel ticaretten uluslararası ticarete geçiş sağlamıştır.