AİK Yazılar FİNLANDİYA, İSVEÇ NATO ÜYELİĞİ VE TÜRKİYE

FİNLANDİYA, İSVEÇ NATO ÜYELİĞİ VE TÜRKİYE

Categories:

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali Dünya üzerinde birçok sonuç doğurmuş bulunmakla birlikte bu sonuçlardan birisi de İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine bakış açılarındaki değişiklik olmuştur. Soğuk Savaş bitiminden bu yana askeri ittifaklara üye olmaktan kaçınan bir savunma ve askeri politika izleyen İsveç ve Finlandiya söz konusu işgal sonrası birtakım değişikliklere gitmektedir. Bunlardan birisi NATO üyeliğine hem hükümet hem de halkoyu olarak olumlu yaklaşım şeklinde gelişmektedir. Diğer gelişmelere de bu yazımızda kısaca değineceğiz ve  Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelikleri karşısında olası tavrını ele alacağız.

FİNLANDİYA ve İSVEÇ PERSPEKTİFİ:

Finlandiya ve İsveç, Soğuk Savaş sonrasında Avrupa Birliği’ne katılmış ancak NATO’ya girmemişlerdir. Ancak bu her iki ülkenin de ABD ve NATO ile sıcak ilişkiler kurmadığı anlamına gelmemektedir. İki ülke de Soğuk Savaş sonrası her ne kadar NATO’ya katılmamış olsalar da ABD ve NATO ile sıcak ilişkilerini devam ettiren ve güçlendiren İsveç ve Finlandiya, tatbikatlara ve çeşitli operasyonel planlamalara dahil olmuştur. Genel olarak her iki ülke de NATO’nun ittifak dışı en ortaklık ülkeleri olarak tanımlanmaktadır. Her ne kadar NATO üyesi olmasalar da söz konusu Rusya işgali sonrası her iki ülke de Ukrayna’ya yüksek askeri ve gıda desteklerinde bulunmuştur. Bunların içine tanksavar ve yüzlerce taarruz tüfeği de dahildir.

Gelinen aşamada sonuç olarak her iki ülkenin de gerek siyasi partiler gerekse halkoyu olarak NATO’ya katılma istekleri olarak tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmış bulunmaktadır. İsveç ve Finlandiya’nın Mayıs ve Haziran aylarında NATO’ya resmi başvurularını gerçekleştireceği beklenmektedir.

FİNLANDİYA’NIN NATO’YA BAKIŞI:

Soğuk Savaş sonrası büyük bir askeri ittifak tarafsızlığı benimseyen bu ülke ilerleyen süreçte herhangi bir askeri ittifaka dahil olmasa da NATO, ABD ve İsveç ile yakınlaşmış, bu ülkelerle gerek askeri gerek politik birçok ilişkisini güçlendirecek politika izlemiştir.

Finlandiya, Soğuk Savaş sonrası sınır dışı güvenliği sağlamaktan daha çok ulusal güvenliğe yönelmiş Fin toplumunu ulusal güvenliği sağlayan asli unsurlardan birisi görecek görüşü benimsemiştir. 2017 yılında yapılan bir araştırmaya göre Fin halkının yaklaşık %75’i Finlandiya topraklarına yapılacak saldırı sonucunda Finlandiya’nın hazırlıklı olduğunu belirtmiştir.

Rusya’nın 2014 yılında Kırım’ı yasadışı ilhakının üstüne Finlandiya, İsveç ve NATO ile birlikte ortak bir tatbikatlara katılmış, Baltık Bölgesi’nde savunma- askeri güç kurma yönünde destek olmuştur. Bu tatbikatlar sonucu İsveç ve Finlandiya ordusunun ortak çalışma desteği artırılmış bu destek halk tarafından da rekor seviyede destek görmüştür (%94 oranında bir destek). Buna ek olarak da ülkenin güvenlik politikası AB tarafından da desteklenmektedir. Yapılan başka bir araştırmaya göre Fin halkı; NATO ile askeri ortaklığa %61, ABD ile askeri ortaklığa ise %59 oranlarında destek vermektedir. Ancak bu askeri iş birliği açısından bu şekildedir. Üyelik açısından ise 2021’de yapılan bir araştırmaya göre halkın sadece %28’i buna olumlu oy, %42’si ise olumsuz yönde oy vermiştir. Bu oldukça düşük bir seviyedir. Ancak son gelişmelerden sonra yaşandığı anlaşılmakla beraber 28- 30 Mart 2022 tarihleri arasında gerçekleştirilen yeni bir ankette NATO üyeliğine halkın %61’i olumlu, %16’sı ise olumsuz oy vermiştir. Buradan anlaşılmak üzere ki son gelişmeler ışığında Fin halkı NATO üyeliğine bakışını değiştirmiş, olumlu bir tavır sergilemeye başlamıştır. Nisanın ortaları itibariyle de bu üyelik fikrine Finlandiya Parlementosu’nda 109 parlamenter olumlu katılım sağlamış sadece 16 parlamenter de olumsuz katılım sağladığı ifade olunmaktadır.

İSVEÇ’İN NATO’YA BAKIŞI:

İsveç’in Soğuk Savaş sonrası savunma politikasında ciddi bir değişikliğe gittiği görülmektedir. Öyle ki savaş sırasında sahibi olduğu büyüklüğe oranla kara kuvvetlerinde %95’lik bir küçülmeye gitmiştir. Buna ek olarak hava ve deniz kuvvetlerinde kara kuvvetlerine göre daha az değişikliğe gitmiştir. Bu değişim %70’lik bir küçülmedir. Gayrisafi yurtiçi hasılasının(GSYİH) 2.6’sına denk gelen savunma bütçesini ise söz konusu politikadan sonra %1’e indirmiştir. Ancak tüm bu politikasını Rusya’nın Kırım’ı işgalinden sonra gözden geçirmek zorunda kalmıştır.

İsveç, Rusya’nın Kırım’ı işgali üzerine 2017 yılında zorunlu askerlik uygulamasını geri getirmiş, ABD, NATO ve Finlandiya ile birlikte savunma ve maddi ortaklık ve  askeri gücü geliştirme üzerine gitmiştir.

2017’de yapılan bir çalışmaya göre Fin halkının yanısıra( Fin halkında bu oran %75’ti) İsveç halkının sadece %13’ü dışarıdan gelecek olan herhangi bir saldırıya karşı İsveç’in güçlü bir savunma izleyebileceği yününde olumlu katılım sağlamıştır.

RUSYA’NIN TÜM BUNLARA TEPKİSİ:

Rusya’nın eski devlet başkanı ve halihazırda Rusya Güvenlik Konseyi yardımcı başkanı olan Dimitri Medvedev, her iki ülkenin NATO’ya katılmaları durumunda Baltık Bölgesi’nin nükleer silahsız kalamayacağını belirtmiş, dengenin tekrar yerine getirilmesi gerektiğini belirtmiştir. Bunun yanısıra Finlandiya’nın NATO’ya katılması durumunda Finlandiya- Rusya sınırında daha fazla askeri konuşlanmanın olacağını belirtmiştir. Ancak görülür olmaktadır ki Rusya’nın bu çabaları İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğini engelleyecek gibi durmamaktadır. İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılması halinde Rusya ile NATO arasındaki sınırların iki katından fazlasına yükseleceğini belirten Medvedev doğal olarak bu sınırların güçlendirilmesi gerekeceğini ifade etmiştir. İsveç’in NATO’ya katılması üzerine yaptığı değerlendirmede Finlandiya Körfezi’nde Rusya’nın ciddi bir biçimde kara güçleri ile hava savunmasını güçlendirebileceği ve çok miktarda deniz platformunu bölgeye konuşlandırabileceği uyarısında bulunmuştur.

MUHTEMEL SONUÇLAR ve TÜRKİYE TEPKİSİ:

Halihazırda çıkan tablo İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya başvuru yapacaklarını göstermektedir. Her iki ülkede de gerek siyasi partiler gerekse hal bu yönde olumlu yaklaşım göstermeye başlamıştır ve bu olumlu yaklaşım gün geçtikçe artmaktadır.

Finlandiya ve İsveç’in NATO ülkesi olabilmeleri için 30 ülkenin tamamının sürecin desteği yönünde onayı gerekmektedir. Onay süreci, 30 ülkenin onayı gerektiği için uzun bir süreç içinde olabilir dolayısıyla İsveç ve Finlandiya’ya üyelik dışında bir güvence verileceği beklenmektedir. Ancak bu güvence verilmese de Rusya’nın İsveç ya da Finlandiya’ya bir askeri harekat gerçekleştirmesi pek olası değildir çünkü Ukrayna işgali sonrası Rusya’nın ekonomik ve askeri gücü büyük oranda tahrip olmuştur. Gerek ekonomik yaptırımlar gerek askeri yıpranmanın buna engel olacağı yönünde genel bir kanı mevcuttur. Bunun sebebini ise Rusya ordusunun şu ana dek nükleer güce güvenip saha alanında askeri disiplin ve planlamaya önem vermemesi olarak açıklanabilir.

Finlandiya’nın mevcut savunma bütçesi NATO standardı olan GSYH’nin yüzde 2’sinin üstündedir. İsveç’in ise savunma bütçesini geçen sene 7 milyar dolar seviyesinden bu yıl 11 milyar dolar civarına çıkarması beklenmektedir. Bu miktara ulaşılması aynı zamanda İsveç’i NATO hedefi olan yüzde 2’ye de ulaştıracaktır.

Türkiye bugüne kadar NATO’nun genişlemesine her zaman destek vermiştir. NATO’nun varlığını güçlenerek sürdürmesi ve daha etkin bir yapıya dönüştürülmesi uzun yıllardır Türkiye’nin prensip olarak savunduğu hedeflerdir. Dolayısıyla Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’in üyeliklerini de desteklemesi olasıdır. Diğer taraftan Türkiye’nin bu iki ülkenin topraklarında PKK terör örgütü ve müzahir gruplara gösterilen müsamaha konusunda ciddi derecede rahatsız olduğu da vurgulanmalıdır. Dolayısıyla Türkiye, Finlandiya ve İsveç’teki muhataplarına özellikle ülkenin güney sınırlarında karşılaştığı tehditlere karşı ve yürüttüğü terörle mücadelede daha iş birlikçi bir tutum sergilemeleri yönündeki arzusunu ve taleplerini dile getirecektir. Söz konusu hususta kaydedilecek ilerlemelerle birlikte Türkiye ile İsveç gibi gelişmiş savunma sanayiine sahip bir ülke arasında yeni iş birliği alanlarının açılması sağlanabilir. Keza Türkiye geçen yıl Polonya’da bünyesinde yer aldığı NATO’nun hava polisliği misyonunda olduğu gibi Baltık bölgesinde daha faal olmak suretiyle Finlandiya ve İsveç’in ulusal güvenliklerine katkı sağlayabilecektir.

Kaynakça

Kaynak 1: Partnership Interoperability Initiative”, NATO, 22 Şubat 2022, https://www.nato.int/cps/em/natohq/topics_132726.htm, (Erişim tarihi: 27 Nisan 2022)

Kaynak 2: Melissa Rossi, “Finland and Sweden, Moving Toward Possible NATO Membership, Brace for Russian Backlash”, Yahoo News, 20 Nisan 2022, https://news.yahoo.com/finland-and-sweden-moving-toward-possible- nato-membership-brace-for-russian-backlash-215223249.html, (Erişim tarihi: 27 Nisan 2022)

Kaynak 3: “Finland to Send Arms Assistance to Ukraine”, Finnish Government, 28 Şubat 2022, https://valtioneuvosto.fi/en/-/finland-to-send-arms-as- sistance-to-ukraine, (Erişim tarihi: 27 Nisan 2022)

Kaynak 4

Kaynak 5

Kaynak 6

Kaynak 7

Kaynak 8: “The North Atlantic Treaty”, NATO, 4 Nisan 1949, https://www.nato.int/cps/en/natolive/official_texts_17120.htm, (Erişim tarihi: 27 Nisan 2022).

Kaynak 9: Pyykönen ve Forss, Deterrence in the Nordic-Baltic Region, s. 36. 13 Salonius-Pasternak, “The Defence of Finland and Sweden”, s. 3-4.

Kaynak 10: Government Report on Changes in the Security Environment”, Val- tiuneuvosto Statsradet, 13 Nisan 2022, https://julkaisut.valtioneuvosto. fi/handle/10024/164002, (Erişim tarihi: 27 Nisan 2022), s. 26.

Kaynak 11: Elina Kervinen, “118 Kansanedustajaa Kannattaa nyt Nato-jäsenyyt- tä, 11 Vastustaa – Tässä Ovat Kaikkien KansanEdustajien Kannat Tällä Hetkellä”, Helsingin Sanomat, 18 Mart 2022, https://www.hs.fi/politiik- ka/art-2000008684257.html, (Erişim tarihi: 27 Nisan 2022).

Kaynakça 12: Salonius-Pasternak, “Ambiguity and Stability in the Baltic Sea Region”, Finnish Institute of International Affairs, Sayı: 241, (Haziran 2018), s. 3-4.

Kaynakça 13: Salonius-Pasternak, “The Defence of Finland and Sweden”, s. 7.

Yorum Yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir