AİK Yazılar İRAN-IRAK SAVAŞI

İRAN-IRAK SAVAŞI

Categories:

1980’de başlayarak sekiz yıl devam eden ve iki taraf için de oldukça kötü sonuçlar veren İran-Irak Savaşı, Orta Doğu tarihinin en ciddi savaşlarından biridir. 1 milyonu aşkın kişinin ölümüne, bir o kadar insanın da yaralanmasına yol açmış ve ciddi değişimleri beraberinde getirmiştir. 

Halihazırda Şii nüfusunun çoğunlukta olduğu İran’da, Ayetullah Humeyni’nin İran İslam Devrimi sonrasında başa gelmesinden itibaren Şiilik bölgede ayırt edilir bir etkin güç olmuştur. Bu durum, Arap dünyası ile İran arasındaki ayrılıkları da destekler niteliktedir. İran’dan farklı bir din anlayışıyla yönetilen Irak’ta nüfusun %60’ını oluşturan Şiiler, özellikle İran İslam Devrimi sonrasında Irak’ın Saddam önderliğindeki Baas rejimini tehdit eder hale gelmişlerdir. Bunun yanında Irak’ta bulunan farklı etnik sorunlar da artmıştır. Bu etnik grupları destekleyen ve Şii nüfusunu etkileme gücüne sahip olan İran, Arap ülkelerinin ve Batı’nın desteğini görememiştir. Ülkedeki Şii gücünün çevre bölgelere yayılmasını istemeyen bu ülkeler savaş boyunca Irak’ı destekler bir tutum sergilemişlerdir. İran’ın Irak’taki Kürt isyanlarını desteklemesi ve Şiileri kışkırtmasının yanında Irak da İran’daki Arap bölgesi olan Huzistan’a özerklik verilmesini istemiştir. Irak’ın amacı İran’ın sahip olduğu bazı petrol alanlarından mahrum kalmasını sağlamak ve Cezayir Antlaşması ile İran’a vermek zorunda kaldığı toprakları geri almaktır.

Aynı zamanda Fırat ve Dicle’yi birleştiren Şattülarap su yolundan kaynaklanan iki ülke arasındaki sorunlar uzun zamandır devam etmektedir. Irak Osmanlı Devleti’nin kontrolü altındayken Safevi Devleti ile su yolu mücadelesi sürmüştür. Amasra ve Kasrı Şirin anlaşmalarıyla çözüm bulunmaya çalışılsa da İran, su yolunun doğal bir sınır oluşturduğunu savunurken Osmanlı Devleti su yolunun çevresindekilerin Arap olduğunu söyleyerek bölgenin tamamen kendilerine verilmesini istemiştir. Sonuçta anlaşmalarla sadece kara sınırları belirlenebilmiştir. 

1. Dünya Savaşı sonrasında İran, İngiliz sömürgesinde yarı bağımsız bir devlet haline gelen Irak’ın su yolu üzerindeki egemenliğini istememiştir ve nehrin ortasının sınır olmasını talep etmiştir. Çözüme ulaşılamayınca Milletler Cemiyetine gitme kararı alınmış ama sorun orada da çözülememiştir. Ardından sorun ikili görüşmelerle çözülmeye çalışılmış ve 1937 yılında bir sınır anlaşması imzalanabilmiştir. En sonunda Mart 1975’te imzalanan Cezayir Antlaşması ile iki ülke arasındaki anlaşmazlık bir süre yatışmıştır. Fakat 1979’da iktidara gelen Saddam Hüseyin antlaşmayı tanımadığını açıklamış ve İran’daki iç karışıklıklardan faydalanarak savaş ilan etmiştir.

Savaş kararını verirken Saddam, İran’ın yeterli desteği göremeyeceği için yalnız kalacağını ve savaşın kısa süreceğini düşünmüştür. Irak’ta bulunan Şiiler üzerinde de böylece hakimiyet kurabileceğine inanmıştır. Aynı zamanda İran’ı Hürmüz Boğazı’nda sahip olduğu üç adadan çıkarıp bölgedeki Arap nüfusunu koruyarak etkinliğini artırmayı amaçlamıştır. Böylece Mısır’da boşalan liderlik koltuğuna da oturmak istemiştir. Ancak Saddam’ın planladığından farklı olarak İran durumu iyi idare ederek Irak’ın işgal ettiği yerleri kısa sürede geri almıştır. Ardından İran’ın amacı Irak’taki rejimi devirerek orada da bir İslam Cumhuriyeti kurmak olmuştur. 

Zamanla dengeler İran’ın lehine bir şekilde değişince bu durum Batılı devletleri endişelendirmiş ve desteklerini artırmalarını sağlamıştır. ABD ve SSCB’den donanma ve silah sevkiyatı yapılmıştır. İran’a da silah ambargosu uygulanmıştır. Arap Zirvesi, İran’a destek veren Suriye’nin de onayladığı bir karar alarak İran Politikalarını kınamıştır. Bunun yanında halk, yaşadıkları ekonomik sıkıntılardan ve kimyasal silah kullanılmasıyla binlerce sivilin hayatını kaybetmesinden ötürü savaşın bitmesini istemiştir Savaşın son zamanlarında İran karşısında gerileyen Irak’ın da amacı kendi topraklarını korumak olmuş ve savaşı sonlandırma çağrısı yapmıştır. 20 Ağustos 1988’de ateşkes, 1990 yılında da barış antlaşması yapılmıştır.

Sekiz sene süren bu savaşın sonunda iki ülke de büyük kayıplar vermiştir. 1 milyon insan hayatını kaybetmiş ve 150 milyon dolarlık bir kayıp yaşanmıştır. Sınırda herhangi bir değişim meydana gelmemiştir. Savaş sonrası petrol fiyatları yükselmiştir. Irak, kendisini destekleyen devletlerden aldığı borçları geri ödeyemez hale gelmiş ve bu durum Kuveyt’e saldırmasına neden olmuştur. Farklı güçlerin bölgeyi kendi çıkarları doğrultusunda kullanmalarına sebep olan bu savaşta kazanan yoktur. Kaybedeni ise yine Orta Doğu coğrafyası olmuştur.

KAYNAKÇA

Kaynak1

Kaynak2

Yorum Yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir