Doğada büyük balık küçük balığı yer düşüncesi şüphesiz doğanın üstün varlığı kabul edilen insana da atfedilmiştir. Peki ya bu durum büyük balığın küçük balığı yemesiyle değil de diğer büyük balıkla güç mücadelesi içerisinde olduğu senaryoyla devam etseydi? İşte tam bu anda insanlardan ziyade ülkeler hatta kıtalar işin içine girerdi. Soğuk Savaş da bu emsalde gerçekleşmiştir. Hikâyenin baş aktörleri Batı Bloku’ndan ABD, Doğu Bloku’ndan ise SSCB’dir. Olayın yaşandığı yer Küba, en az Küba kadar Füze Krizi’nde adı geçen diğer bir ülke ise Türkiye’dir.
Küba Füze Krizi 1962 yılının ekim ayında on üç gün süren, ABD ve SSCB yönetimlerinin mekik siyaseti yürüttüğü, Soğuk Savaş için kritik bir süreçtir. Bu sürecin öncesinde Doğu ve Batı Bloku gölgesinde birtakım askeri, siyasi ve teknolojik çekişmeler olmuştur. İlk Atom Bombası’nı ABD 1945’te, SSCB ise 1949’da; diğer bir yandan ilk Hidrojen Bombası’nı ABD 1952’de SSCB ise 1953’te üretmiştir. İlerleyen süreçte bu rekabet uzaya kadar taşınmıştır. SSCB 1957’de Sputnik uydusunu uzaya gönderirken ABD 1959’da Merkür Programı’nı oluşturmuştur. Bu rekabet böyle uzaktan devam ederken 1959 Küba Devrimi’nin patlak vermesiyle yakın mesafeye taşınmıştır. Devrimden sonra SSCB, müttefik yoluyla ABD’ye coğrafi açıdan ilk kez yakınlaşmıştır.
ABD’nin İngiltere, İtalya ve Türkiye’ye yerleştirdiği Jüpiter Füzeleri, Almanya ve diğer Avrupa ülkelerindeki üsleri onu SSCB’ye karşı ta ki Küba Devrimine kadar avantajlı durumda tutuyordu. 26 Temmuz 1953’ten 1 Ocak 1959’a kadar süren devrim hareketlerinin sonunda Küba’da SSCB desteğiyle Fidel Castro önderliğinde Sosyalist bir yönetim kurulmuştur. SSCB’nin arka bahçesi olarak benimsediği Latin Amerika’da bu denli var olması ABD’yi tedirgin etmiştir. Öyle ki devrimin başlangıcı olan 1953 yılında SSCB’nin saldırma ihtimaline karşı dönemin ABD Başkanı Eisenhower’ın etkisiyle NATO kapsamında bir Kitlesel Karşılık Doktrini imzalanmıştır. Fakat devrimden sonra Esnek Karşılık Doktrini’ne geçiş yapılmıştır.

Soğuk Savaş ve Füze Krizinde Türkiye
Batı’da Küba merkezli olaylar yaşanırken Doğu’da ise Türkiye merkezli kritik siyasi çıkmazlar yaşanmıştır. Türkiye, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Sovyet tehdidiyle karşı karşıya kalmasından ve ABD’nin ekonomik ve askeri yardımlarına duyduğu ihtiyaçtan dolayı Jüpiter Füzeleri’nin ülkeye yerleştirilmesine izin vermiştir. Aynı karşılığı Küba topraklarında SSCB de verince Soğuk Savaş’ın en hararetli dönemi yaşanmıştır.
1961 yılına gelindiğinde Fidel Castro’ya, ABD destekli Batista yanlıları darbe girişiminde bulunmuştur. Tarihe Domuzlar Körfezi Çıkarması olarak geçen bu işgal girişimi devrim güçleri tarafından püskürtülmüştür. ABD’nin bu tutumu Castro’yu Sovyet yönetimiyle daha sıkı bağlar kurmaya yöneltmiştir. ABD casus uçaklarının Küba füze üslerini izlerken SSCB güçleri tarafından düşürülmesi iki süper güç arasındaki gerilimi tırmandırmıştır. Bu süreç tehditler, deniz ablukaları ve siyasi ambargolarla devam etmiştir. Nihayetinde ABD Başkanı John F. Kennedy ve SSCB Hükümet Başkanı Nikita Kruşçev’in 28 Ekim 1962 tarihli görüşmesi sonucunda Küba’daki füzelerin çekilmesi karşılığında Türkiye’deki Jüpiter Füzeleri’nin de kaldırılması ve Küba adasındaki ablukanın sonlandırılması hususunda karara varmışlardır. Bu durum diğer bir Komünist rejim olan Çin’i rahatsız etmiş ve SSCB’yi devrimci mücadeleye ihanet etmekle suçlamıştır. Neticede SSCB ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin arası açılmış fakat Çin desteğini Küba’dan çekmeyeceğine dair teminat vermiştir.

Kriz Sonrası NATO
Füze Krizi sonrasında Soğuk Savaş içinde tek ayrışma Doğu Bloku’nda olmamıştır. ABD’nin kriz boyunca tek başına hareket etmesi ve NATO müttefiklerini verdiği kararlarda haberdar etmemesi başta Türkiye ve Fransa olmak üzere diğer Batı Avrupa ülkeleriyle de arasının açılmasına sebep olmuştur. Fransa bu durumda inisiyatif alarak Avrupa Birliği’nin temellerini oluşturacak Batı Avrupa Koalisyonu Girişimi’ni ve kendi nükleer programını başlatmıştır. Diğer bir yandan 1963 yılının Nisan ayında Türkiye’de bulunan 11 adet Jüpiter füzesi kaldırılırken, Küba Füze Krizi ve Johnson Mektubu’na kadar Batılı bir dış politika izleyen Türkiye ise bu tarihten sonra NATO’ya olan mutlak bağlılığını yitirmiştir. Yeni süreçte iktisadi kalkınmasını da göz önünde bulundurarak çok yönlü bir dış politikaya geçiş sağlamıştır. Böylelikle Küba Füze Krizi iki süper güç arasındaki ideolojik rekabet sonucu ortaya çıkmış, Soğuk Savaş’ın ve dünya tarihinin kırılma noktası olmuştur.
Kaynakça
1 – Kaynak 1
2 – Kaynak 2
3 – Kaynak 3