1) AB ORTA ASYA’DA NE YAPMALI?
19. yüzyıl itibariyle gerek jeostratejik konumu, gerek yeraltı kaynakları, gerek de ulaşım yollarıyla ilgi çeken Asya, Avrupalıların kültürel ve ticari anlamda içeriye girmesiyle sömürge kapısı ve stratejik ilerlemelerin üst noktalarından biri haline gelmiştir. Orta Asya, ülkeler arası kesişim yollarına sahip olduğundan uzun süre uluslararası mücadelelerde hasar gören taraf olmuştur.
Temelde bölgedeki istikrarsızlığın sebebi de bu mücadeleler ve bunların bitmek bilmeyen bir mekanizma ile sürdürülmeye çalışılması olmuştur. Bölgede özellikle İngiltere ve Rusya arasında ‘büyük oyun’ olarak geçen çeşitli sömürgecilik savaşları yer edinmiştir. Sovyetler birliğinin kurulması ile bir dönem sakin adımlarla ilerleyen bu mücadele, şartlardaki değişimlerle bir sonraki seferde farklı boyutlarda bir mücadeleye dönüşmüştür.

Orta Asya’nın enerji kaynakları bakımından verimliliği, ABD ve Çin’in bölge üzerinde hâkimiyet kurma çabası, Almanya, Fransa ve İngiltere’nin çatışmayı bir kenara bırakıp Avrupa Birliği altında toplanarak çıkarlarına yönelik ilerlemelerde bulunması Orta Asya’daki dengelerin yerini yoklamasına sebep olmuştur. Avrupa Birliği, özellikle sömürgecilik isteğiyle tutuşan ülkelerin kendilerini bu noktada normale döndürebilmelerinde ve günümüz AB ile Orta Asya ilişkilerinin oluşmasında en önemli etkendir. Süreç içerisinde Orta Asya her ne kadar bağımsız bir bölge olarak var olmaya çalışsa da özellikle güvenlik stratejileri bakımından dış ülkelere bağlı kalmıştır. 11 Eylül saldırıları, Orta Asya yollarında yapılan kötü niyetli ticaretlerin etkisi (insan kaçakçılığı, terörizm, uyuşturucu kaçakçılığı) ve ABD’nin Afganistan’a müdahalesi gibi olayların güvenlik noktasında yeni bir yola varılması gerektiğinin farkına varılmasında büyük etkisi olmuştur. AB bu noktada Orta Asya gibi bölgelerin dış güçlerin düzenleme mekanizmasına bırakılmaması gerektiğini fark etmiştir. Bu sebeplerden ötürü de Avrupa’yı etkileyeceğine inandığı için Orta Asya bölgesini de görüş alanı içerisine sokmuştur.
2) SOĞUK SAVAŞ SONRASI AB ORTA ASYA’YA KARŞI NASIL BİR POLİTİKA İZLİYOR?
Avrupa Birliği, her ülke ile ilişkisini farklı bir zemine oturtmuş olsa da Orta Asya ülkelerinin doğal kaynaklar noktasında ne kadar kritik bir yer edindiğinin farkında bir yaklaşım içerisine girmiştir.
AB içinde bulunan her devletin Orta Asya devletleri ile kurdukları ikili ilişkiler de bu durumda önem kazanmıştır. Enerjiye ve doğal kaynaklara küresel anlamda ciddi ihtiyaç duyulan bir dönemde Orta Asya ile kurulan ilişkiler, hem Avrupa ülkelerine belirli güvenceleri vermiş hem de Orta Asya ülkelerine güvenlik stratejileri noktasında sağlam hissettirmiştir. Bu hususta en ön plana çıkan ilişki, Almanya ve Kazakistan ilişkisi olmuştur. İstikrarlı olarak kurdukları ticari ve ekonomik ilişki halen varlığını sürdürmektedir. Öyle ki günümüzde gerçekleşen ‘Bir Kuşak-Bir Yol’ projesinde dahi Almanya’nın yerini görmek mümkündür. Almanya ile Kazakistan’ın arasında oluşan bu bağ Almanya’nın Avrupa Birliği’ndeki birincil konumu nedeniyle AB’nin Orta Asya politikasına da şekil vermiştir.

3) AB’NİN ORTA ASYA STRATEJİSİNDE KULLANDIĞI ARAÇLAR BU İLİŞKİYİ AYAKTA TUTUYOR MU?
Soğuk savaş sonrası dönemde enerjinin ne kadar kritik olduğu anlaşıldığından beri Orta Asya’nın gözdeliği daha da artmıştır. Özellikle dönem üzerindeki gelişmeleri sıkıca takip eden Avrupa Birliği, enerji güvenliğini sağlayabileceği bölgelere ilerleme noktasında kendini öne atmıştır. Aradaki ilişkiler çok kuvvetli görünmese de dönem içerisinde atılan adımlar, süreci efektif kılma konusunda uzun ömürlü faydalar sağlamıştır. İlerleyen süreçte AB’nin her devlet ile yaptığı ikili anlaşmalar, ikili ilişkileri daha ulaşılabilir bir noktaya getirerek karşılıklı kurumsal iş birliği durumlarını öne çıkarmıştır. Temelde AB politikasının Orta Asya ülkeleri ile siyasi bir diyalog kurması bile birçok noktada AB stratejisini öne atmıştır.
Avrupa Birliği, ortaklık ve iş birliği üzerinden ikili ilişkiler kurduğu bu Orta Asya devletlerine yardım programları düzenlemesiyle hem bölgedeki ülkelerin gelişimi için hem de Orta Asya bölgesini batı ile uyum içerisine girebilmesi için bir fırsat oluşturmuştur. SSCB dönemi sonrası Batı ile uyumlu hale gelmiş bir Orta Asya stratejisine girmek AB için en mantıklı senaryo olmuştur. Bu yüzden AB, bu alandaki reformlarını hız kesmeden devam ettirmiştir ve buna yönelik politikaları da hep desteklemiştir.

AB’nin Orta Asya üzerindeki asıl isteği bu bölgenin güvenlik tehdidini ortadan kaldırmaktır. Çatışma bölgesi olması açısından teröristler için sığınak konumu görmesi ya da terör finansmanlarının burada dönüyor olma ihtimali dahi AB’nin tetikte olması adına çok kritiktir. Keza uyuşturucuların harita üzerinde ticareti için de kritik bir nokta olan Asya’yı buradan da temizleme görevini kendinde görmektedir. Bunu sonucunda AB’nin temelde güvenlik kriteri üzerinden bir strateji ile Orta Asya’da var olduğunu söylemek mümkündür.
Kaynakça
Kaynak 1: https://tr.abcdef.wiki/wiki/Kazakhstan%E2%80%93European_Union_relations
Kaynak 2: https://dspace.ankara.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/20.500.12575/32140/Tez.pdf?sequence=1
Kaynak 4: https://www.turkcewiki.org/wiki/Almanya-Kazakistan_ikili_ili%C5%9Fkileri