2024 Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri, Avrupa’daki siyasi dengeleri yeniden şekillendiren kritik bir dönemeç olmuştur. Seçimlerin en dikkat çekici sonuçlarından biri, popülist ve aşırı sağ partilerin Avrupa genelinde beklenmedik yükselişi olmuştur. Fransa’da, Emmanuel Macron liderliğindeki hükümetin tartışmalı emeklilik reformu nedeniyle yaşadığı derin siyasi kriz, bu dinamiklerin merkezinde yer alarak Avrupa siyasetini derinden etkilemiştir.
Cas Mudde ve Ilias Chalkidis’in makaleleri, AP seçimlerinde seçmen davranışlarını ve aşırı sağın yükselişinin nedenlerini derinlemesine analiz ederek, bu iki olgunun nasıl iç içe geçtiğini detaylı bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu rapor, her iki makalenin sunduğu çok yönlü perspektiflerden hareketle, Fransa özelinde yaşanan ulusal krizlerin Avrupa siyasetindeki geniş çaplı yansımalarını analiz etmeyi ve bu değişimlerin yine bahsi geçen makalelerden yola çıkarak gelecekteki etkilerini değerlendirmeyi amaçlamaktadır.
1. Avrupa Parlamentosu Seçimlerinin Arka Planı
1.1. Seçim Sonuçlarının Dönüşüm Gücü
Cas Mudde’nin analizine göre, 2024 AP seçimleri, Avrupa genelinde popülist ve aşırı sağ hareketlerin benzeri görülmemiş bir şekilde yükseldiği tarihi bir döneme işaret etmektedir. Fransa, bu çarpıcı eğilimde kilit bir rol oynamış, aşırı sağın Fransız temsili Marine Le Pen liderliğindeki Ulusal Birlik Partisi (RN) ise seçimlerde önemli kazanımlar elde etmiştir. Mudde, bu dikkat çekici başarının altında yatan temel nedenleri; süregelen ekonomik sıkıntılar, derinleşen toplumsal eşitsizlikler ve Avrupa Birliği genelinde gözlemlenen demokratik eksikliklere dayandırmaktadır. Araştırmacı, özellikle genç seçmen kitlesinin artan işsizlik oranları, yükselen yaşam maliyetleri ve gelecek kaygıları nedeniyle geleneksel merkez partilerden uzaklaşarak aşırı sağ partilere yöneldiğini vurgulamaktadır.
Ilias Chalkidis, seçim sonuçlarının yalnızca ulusal düzeydeki krizlerden değil, aynı zamanda seçmenlerin giderek artan bilinçli ve stratejik seçimlerinden kaynaklandığı çıkarımına varmıştır. Araştırmacı, özellikle Fransa gibi Avrupa Birliği’nde ağırlığı olan ülkelerdeki seçmenlerin, ulusal krizleri Avrupa düzeyinde bir değişim fırsatı olarak değerlendirerek, popülist ve radikal partilere yöneldiğini vurgulamaktadır. Bu eğilim, seçmenlerin ulusal sorunlara Avrupa ölçeğinde çözüm arayışının bir göstergesi olarak yorumlanmaktadır.
Her iki yazar da Fransa’nın AP seçimlerindeki rolünü, ulusal krizlerin Avrupa siyasetindeki etkisini anlamak açısından kritik bir model olarak değerlendirmektedir. Özellikle Macron hükümetinin yaşadığı dramatik düşüş, Chalkidis’in ulusal krizlerin seçmen davranışlarını nasıl derinden ve kalıcı bir şekilde şekillendirdiğine dair kapsamlı analizlerini güçlü bir şekilde desteklemektedir.
1.2. Fransa’nın Krizler Bağlamındaki Özel Durumu
Fransa, 2024 AP seçimlerine benzeri görülmemiş bir siyasi krizle girmiştir. Macron hükümetinin tartışmalı emeklilik reformu, yaklaşık bir seneye aşkın bir süredir ülke genelinde geniş çaplı protestolara ve süresiz grevlere yol açmış, hükümetin meşruiyetini ciddi şekilde zayıflatmıştır. Cas Mudde’nin analizine göre, bu toplumsal huzursuzluk ortamı, seçmenler arasında geleneksel merkez partilere karşı var olan hoşnutsuzluğu daha da derinleştirmiş ve popülist hareketlerin beklenmedik bir şekilde güç kazanmasına zemin hazırlamıştır.
2. Emeklilik Reformu ve Fransız Hükümetinin Düşüşü
2.1. Reformun Sosyoekonomik Dinamikleri
Macron’un emeklilik yaşını yükseltme girişimi, her ne kadar ekonomik sürdürülebilirlik ve demografik değişim gerekçeleriyle savunulsa da Fransız toplumunun büyük bir kesimi tarafından sosyal adalete aykırı bir hamle olarak algılanmıştır. Macron döneminde ilk kez emeklilik reformu kapsamında kullanılan 49.3 maddesi nedeniyle bu reform girişimi, halkın hükümete olan güvenini derinden sarsmış ve Fransa’daki toplumsal hareketlerin benzeri görülmemiş bir şekilde genişlemesine neden olmuştur. Bu reform ilk kez 2023 yılı sonunda, 2024 yılı bütçesi kapsamında planlanmış ve meclisten güvenoyu alarak geçmiştir. Bu siyasi hamle ise Chalkidis’in araştırmasında, bu tür ulusal krizlerin, seçmenlerin merkezi hükümetlere olan tepkilerini Avrupa düzeyindeki seçimlere stratejik bir şekilde yansıttığı yeni bir siyasi model oluşturduğunu ortaya koymaktadır.
2.2. Demokratik Kriz ve 49.3 Maddesi
Anayasa’nın 49.3 maddesi, Macron liderliğindeki hükümete parlamentodan onay almadan yasaları geçirme yetkisi tanımış, ancak bu adım, Fransız toplumunun geniş kesimleri tarafından demokratik ilkelerin ciddi bir ihlali olarak değerlendirilmiştir. Mudde’nin analizinde belirttiği gibi, bu tür otoriter uygulamalar sadece popülist hareketlere meşruiyet kazandırmakla kalmamış, aynı zamanda demokrasinin zayıfladığı algısını toplumun her kesiminde güçlendirmiştir. Bu durum, özellikle genç seçmenler arasında siyasi sisteme olan güveni derinden sarsmıştır. Anayasa Mahkemesi’nden geçmesine rağmen, maddenin ilk kez bu şekilde kullanımı halk arasında tepki toplamış ve kötüye kullanıldığı inancını körüklemiştir.
2.3. Hükümetin Çöküşü ve Popülist Rüzgarlar
Macron hükümetinin düşüşü, 49.3 maddesinin tekrardan Sosyal Güvenlik Bütçesi konusunda kullanımı ile yaşanmış ve meclisten yeterli güven oyu çıkmaması sebebiyle hükümet ancak 9 ay dayanarak Fransa tarihindeki en kısa iktidarda kalmış hükümet olarak da tarihe geçmiştir. Bu olay yalnızca Fransa’daki siyasi istikrarı değil, aynı zamanda Avrupa çapındaki güç dengelerini de derinden etkilemiştir. Marine Le Pen liderliğindeki Rassemblement National (RN), Macron hükümetinin çöküşüyle oluşan siyasi boşluğu stratejik bir şekilde doldurmuş ve Avrupa Parlamentosu’nda beklenmedik bir güç haline gelmiştir. Bu süreç, Mudde’nin ‘ulusal krizlerin popülist yükselişi hızlandırdığı’ tezini doğrulayan çarpıcı bir örnektir.
Özellikle işçi sınıfı ve orta sınıfın alt kesimlerinden gelen seçmenlerin RN’ye yönelmesi, bu teorinin pratikteki yansıması olarak değerlendirilmektedir.
Cas Mudde ve Ilias Chalkidis’in akademik çalışmaları, popülist hareketlerin yükselişini farklı ancak tamamlayıcı perspektiflerden ele almaktadır. Mudde, ekonomik krizler ve demokratik eksikliklerin popülist hareketlere sağladığı meşruiyet zeminini detaylı bir şekilde incelerken, Chalkidis, seçmenlerin krizler karşısında geliştirdikleri stratejik oy verme davranışlarına odaklanmaktadır. Her iki akademisyen de Fransa örneğinin, popülist hareketlerin yükselişini anlamak için kritik bir vaka çalışması olduğunu vurgulamaktadır.
Sonuç
2024 Avrupa Parlamentosu seçimleri, ulusal düzeydeki krizlerin Avrupa çapındaki siyasi sonuçlarını çarpıcı bir şekilde gözler önüne sermiştir. Fransa’da Macron hükümetinin tartışmalı emeklilik reformu nedeniyle yaşadığı derin siyasi kriz, Marine Le Pen liderliğindeki popülist hareketlerin beklenmedik bir hızla güç kazanmasına zemin hazırlamıştır. Bu gelişme, AP’deki siyasi dengeleri önemli ölçüde değiştirmiş ve geleneksel siyasi yapılanmaları derinden sarsmıştır.
Cas Mudde ve Ilias Chalkidis’in akademik analizleri, Fransa’daki siyasi çalkantıların Avrupa genelinde nasıl domino etkisi yarattığını ve popülist hareketlerin yükselişinin ardındaki karmaşık dinamikleri anlamamız için kapsamlı bir teorik çerçeve sunmaktadır. Mudde’nin demokratik kurumların zayıflamasına ve meşruiyet krizlerine odaklanan yaklaşımı ile Chalkidis’in seçmen davranışlarındaki stratejik değişimleri inceleyen yenilikçi perspektifi, AP seçimlerinin sonuçlarını çok boyutlu bir bağlamda değerlendirmemize olanak sağlamaktadır.
Avrupa’da gözlemlenen bu çarpıcı eğilimler, ulusal siyasi ve toplumsal krizlerin artık yalnızca ülke sınırları içinde kalmadığını, aynı zamanda Avrupa siyasetini de yeniden şekillendirme potansiyeline sahip olduğunu göstermektedir.Bu bağlamda, Avrupa Birliği’nin demokratik süreçleri güçlendirmek, toplumsal eşitsizlikleri gidermek ve vatandaşların güvenini yeniden kazanmak için daha kapsamlı ve etkin politikalar geliştirmesi hayati önem taşımaktadır.
Kaynakça
Kaynak 1: Cas Mudde, “The Far Right and the 2024 European Elections”, Intereconomics, 2024. Ilias Chalkidis, “Investigating LLMs as Voting Assistants”, 2024.
Kaynak 2: Fulya Kocukoğlu, “2024 Avrupa Parlamentosu Seçimlerinin Ardından: Kim Kazandı, Kim Kaybetti ve Bundan Sonra Ne Olacak?”, Global İlişkiler Forumu, 2024. Siyasallı Dergisi, “Neoliberal Çağda Toplumsal Hareketler”, Ağustos-Eylül 2023.
