2011 yılında başlayan Suriye İç Savaşı, yalnızca bir ülke içi iktidar mücadelesi olmaktan çıkıp, bölgesel ve küresel aktörlerin de dahil olduğu karmaşık bir çatışmaya dönüşmüştür. Bu çatışmanın başlıca nedenleri arasında rejimin otoriter yapısı, azınlıklar arasındaki mezhepsel gerilimler ve ekonomik sorunlar yer almaktadır. Özellikle Suriye’nin kırsal bölgelerinde yaşanan kuraklık ve ekonomik sıkıntılar, protestoların yayılmasına zemin hazırlamış; Beşar Esad rejiminin sert baskıları ise bu süreci daha da hızlandırmıştır.
Arap Baharı’nın etkisiyle ortaya çıkan bu kriz, derin köklere sahip toplumsal, siyasal ve ekonomik sorunlarla beslenmiş ve zamanla bir vekalet savaşına dönüşmüştür. 2023 itibarıyla çatışmalar azalmış olsa da siyasi çözüm hâlâ uzak bir hedef olarak kalmaktadır.
Bu makale, Suriye İç Savaşı’nın tarihsel arka planını, savaşın gelişim sürecini ve günümüze olan etkilerini detaylı bir şekilde ele alırken, olası çözüm önerilerine de yer vermektedir.
Suriye, Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasının ardından Fransız Mandası altında şekillenmiş ve 1946’da bağımsızlığını kazanmıştır. Ancak bağımsızlığın ardından ülke, ardı ardına gelen askeri darbeler ve otoriter yönetimlerle istikrarsız bir yapı sergilemiştir. 1970 yılında Hafız Esad’ın iktidara gelişiyle birlikte, BAAS Partisi yönetimi altında merkeziyetçi ve baskıcı bir rejim kurulmuştur. Hafız Esad’ın ardından iktidara gelen oğlu Beşar Esad, başta reform vaatlerinde bulunsa da bu sözlerini yerine getirmemiş ve rejim, halk üzerindeki baskıyı daha da artırmıştır.
2010 yılında Tunus’ta başlayan Arap Baharı, demokratikleşme ve özgürlük taleplerinin bir yansıması olarak Suriye’de de etkili olmuştur. Başlangıçta halkın talepleri; ifade özgürlüğünün genişletilmesi, siyasi mahkûmların serbest bırakılması ve yolsuzluğun sona erdirilmesi gibi reform odaklıydı. Ancak rejimin baskıcı politikaları nedeniyle bu talepler zamanla daha radikal bir yönelime evrilerek Beşar Esad’ın istifasını içeren daha kapsamlı değişim isteklerine dönüşmüştür.
2011 yılının Mart ayında Der’a kentinde rejim karşıtı sloganlar yazan gençlerin tutuklanması, büyük çaplı protestoların fitilini ateşlemiştir. Rejimin sert müdahalesiyle karşılaşan bu protestolar, halkın taleplerini reformdan rejim değişikliğine yönlendirmiş ve ülke genelinde çatışmaların başlamasına yol açmıştır. Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) gibi silahlı grupların kurulmasıyla birlikte, iç savaş Suriye’nin siyasi haritasını köklü bir şekilde değiştiren bir dönüşümün başlangıcı olmuştur.
Suriye İç Savaşı, geniş çaplı mezhepsel, etnik ve siyasi çatışmaları tetiklemiş; Alevi azınlığın öne çıktığı BAAS rejimi ile Sünni çoğunluk arasındaki gerilim giderek artmıştır. Aynı zamanda rejimin, ülke içindeki azınlıkları kendi çıkarları doğrultusunda manipüle etmesi, toplumsal dokuyu daha da zedelemiştir.
İç savaş sürecinde ortaya çıkan IŞİD gibi radikal gruplar, ülkedeki otorite boşluğundan faydalanarak çatışmayı daha da karmaşık hale getirmiştir. 2023 itibarıyla IŞİD’in etkisi büyük ölçüde kırılmış olsa da, radikal grupların bölgede varlığını sürdürdüğü görülmektedir.
Uluslararası düzeyde, savaş büyük güçlerin vekalet mücadelesine sahne olmuş ve Suriye, çeşitli blokların çıkar alanına dönüşmüştür. Rusya ve İran, Esad rejimine askeri ve ekonomik destek sağlarken; ABD, Türkiye ve Körfez ülkeleri muhalif grupları desteklemiştir. Türkiye ise özellikle PYD/YPG’nin Suriye’deki faaliyetleri nedeniyle savaşın aktif bir tarafı haline gelmiştir. Son yıllarda Rusya’nın etkisi artarken, ABD’nin bölgedeki varlığı azalma eğilimi göstermiştir.
Suriye’deki çatışmanın uluslararası boyutları, sorunun yalnızca bir iç savaş olmadığını, aynı zamanda bölgesel ve küresel bir çıkar mücadelesine dönüştüğünü ortaya koymaktadır.
Suriye İç Savaşı, milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine, umutsuzluğa sürüklenmesine ve yerinden edilmesine yol açmıştır. Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, ülke içinde milyonlarca kişi yer değiştirmek zorunda kalmış, ülke dışına çıkan mülteci sayısı ise milyonlarla ifade edilmektedir. Savaşın etkileri yalnızca Suriye ile sınırlı kalmamış; başta Avrupa olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerine kadar ulaşmıştır.
Barışın sağlanabilmesi için Suriye’deki çıkar gruplarının uzlaşıya varması, köklü reformlarla halkın taleplerinin karşılanması ve uluslararası toplumun taraflar üzerindeki baskıyı artırması gerekmektedir. Bu kapsamda, Birleşmiş Milletler’in daha etkin bir rol üstlenmesi, yaptırımların artırılması ve bölgesel arabuluculuk mekanizmalarının geliştirilmesi gibi somut adımların atılması faydalı olabilir. Ancak çok aktörlü ve karmaşık bir yapıya sahip olan bu savaşın kısa vadede sona ermesi mümkün görünmemektedir.
Buna rağmen, savaşın yol açtığı insani trajedilerin hafifletilmesi için etkili insani yardım ve diplomatik girişimlerin ivedilikle hayata geçirilmesi büyük önem taşımaktadır. 2023 itibarıyla savaşın durgun bir döneme girdiği gözlemlense de, bölgede istikrarın sağlanması için tüm aktörlerin katkısına ihtiyaç duyulmaktadır.
Suriye İç Savaşı, yalnızca bir ülkenin değil, tüm bölgenin ve uluslararası sistemin geleceğini şekillendirecek bir kriz olarak insanlığın karşısında büyük bir sınav niteliğindedir.
KAYNAKÇA
Kaynak 1: Cleveland, W. L. (2018). Modern Ortadoğu tarihi (M. Harmancı, Çev.). İstanbul: Agora Kitaplığı.
