Bu yazıda, tarihinde 1000 yıl süreyle Çin’in sömürgesinde kalmış olup bağımsızlığını kazanan Vietnam ile Çin Halk Cumhuriyeti’nin ilişkilerini inceleyeceğiz.
Çin 1992’de benimsediği Çin Tarzı Sosyalist Piyasa Ekonomisi sistemi ile ülke içerisindeki Tibetliler ve Uygur Türkleri gibi azınlık toplulukları, Hong Kongluları ve farklı düşünen yazarları şiddetle bastırması sonucu Çin, kendi vatandaşları arasında kin ve nefret ortamı oluşturmuştur. Dışarda ise ABD, Güney Kore, Japonya, Vietnam, Avustralya, Hindistan gibi ülkeler Çin’e karşı ittifak olmuşlardır.
Xi Jinping iktidarında yaşanan ve yaşanmaya devam eden ABD ile Çin Halk Cumhuriyeti arasındaki ticaret savaşlarında olağanüstü ekonomik başarısı ile ön plana çıkan Çin’in yükselişinin önüne geçmeyi planlayan ABD, müttefiklerini de harekete geçirmiştir. Batılı ülkeler Çin’in Uygur Soykırımı ve Hong Konglulara yaptıkları ağır insan hakları ihlallerine dikkat çekmiş, Çin Komünist Parti rejimini doğrudan hedef almışlardır. Batılı ülkeler bu sebeplerle Çin Halk Cumhuriyeti’ne ciddi yaptırımlar uygulamaya başlamışlardır. Çin Halk Cumhuriyeti ise Pakistan, İran, Mısır ve Rusya gibi ülkelerin desteğini alarak zıtlaşmaya devam etmektedir.
Soğuk Savaş sonrası ÇKP rejimi, ülke içerisindeki farklı milliyetlerden ve farklı dini inanç grubundan olan insanlara yönelik gerçekleştirdiği yürürlükteki yasalarına aykırı uygulamaları meşrulaştırmıştır. ÇKP yönetimi sert asimilasyon ve soykırımı meşru kılan yönetmelikleri yürürlüğe sokarak bu uygulamaları hayata geçirmiştir. Xi Jinping iktidarı (2013) ağır insan hakları ihlallerine devam etmiş, agresif bir dış politika ile ilk olarak komşu ülkeleri daha sonra ise gelişmiş ülkeler ile sorun yaşamaya başlamıştır.

Komşuları artan Çin tehdidi sonucunda farklı arayışlara yönelmişlerdir. Buna yönelik en iyi örnek için Çin-Vietnam ilişkilerine bakabiliriz. Vietnam, Çin ile aynı uygarlıktan ve benzer kültür çevresinden gelen ve yakın geçmişte Çin ile ‘’yoldaş artı kardeş’’ ilişkisine sahip olan bir ülkeydi. Çin ile artan sınır anlaşmazlıkları sebebiyle bir zamanlar Çin’in desteği ile ABD’ye karşı tarihinin en kanlı savaşını veren Vietnam, artık Çin’e karşı ABD ile birlik olmuştur.
Vietnam tarihinde 1000 yıl boyunca Çin’e sömürge olmuştur. Çin işgali ile zoraki Çinlileştirme tehdidini yaşamış ve yaşamaktadır. Vietnam kültürel ve ideolojik açıdan ne kadar Çin’e benzerse benzesin kendi bağımsızlığını korumak için direnmiş, yılmamış, büyük bedeller ödemiştir. Vietnamlılara göre egemenliklerine yönelik tehditler hep Çin’den gelmektedir. Vietnam’ın tarihi boyunca yöneticileri Çin ile olan ilişkilerinde mesafeye, istikrara ve dengeye dikkat etmişlerdir. Gerektiğinde Çin tarafından işgal edilmemek için Çin’in hasımlarıyla ilişkilerini geliştirmişler, bu ilişkiyi de Çin’i kışkırtacak seviyeye çıkartmamaya dikkat etmişlerdir. 1000 yıllık sömürge geçmişlerinde Çin kültürünü ve zihniyetini iyi tanıyan Vietnam halkı, Çin’in baskı ve dışlama uygulamaları ile kendi farklılıklarını korumayı bilmiş, kendilerine özgü ulusal bir kimlik inşa etmişlerdir. Sömürgecilik döneminde Fransızlara ve Amerikalılara karşı savaşırken Çin’in desteğini almayı da bilmiştir.

Tarihi boyunca yaşadığı olaylarla tecrübe kazanan Vietnam, Çin’in kültürel asimilasyonunu engellemek amacıyla Çin korkusunu canlı tutmuş, daima güçlü ordu bulundurmaya dikkat etmiştir. Xi Jinping iktidarında iyice gerilen ABD-Çin ilişkilerinde Vietnam, taraf tutmaktan ziyade kendi çıkarlarını düşünmüş, ona göre hareket etmiştir. Covid-19 sürecinde ABD başta olmak üzere Çin ile ticari sorun yaşayan ülkelere ihracatını da artırmıştır.
Vietnam, ABD ve Çin karşısında ne kadar nüfus ve yüzölçümü olarak küçük bir ülke olsa da bu ülkeleri ve amaçlarını çok iyi tahlil etmiş, olayları lehine çevirmeyi bilmiştir. Bu durumu da Vietnam’ın aldığı kararları sadece ülkeyi yöneten tek adamdan ziyade kolektif bir temel üzerinden politika oluşturarak almasına bağlayabiliriz.