AİK Yazılar DW Türkçe Youtube Kanalı’nın 25 Ocak 2022 Tarihli Videosu Hakkında Bir Eleştiri

DW Türkçe Youtube Kanalı’nın 25 Ocak 2022 Tarihli Videosu Hakkında Bir Eleştiri

Categories:

Deutsche Welle (DW) Türkçe’nin 25 Ocak 2022 tarihli YouTube videosu çok ilgimi çekti. AB raportörü Nacho Sanchez Amor’un Türkiye- AB ilişkilerine bakışı ve değerlendirmeleri, bir röportaj içeriğinde biz izleyicilere sunuldu. Özellikle uluslararası ilişkiler alanıyla ilgilenenler için AB-Türkiye ilişkilerini güncel gelişmeler nazarında inceleyen bir video olduğunu düşünüyorum.

Öncelikle 2021 yılının genel bir değerlendirmesini yapan Amor, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylemlerini ve eylemlerini değerlendirdi ve bu konudaki görüşlerini ifade etti. 2020 yılının AB-Türkiye ilişkilerinde gerilimin zirve yaptığı bir yıl olduğuna dikkat çekerek 2021 yılını geçen seneye nazaran iyi bulduğunu söyledi ve Türkiye eğer AB ile yakın ilişkilerini devam ettirmek istiyorsa bunu teorik söylemlerle değil pratik eylemlerle gerçekleştirmelerini istediğini açıkça belirtti. ‘‘Aşk mektubu değil, pratikte uygulama bekliyoruz.’’ cümlesinin röportaja damga vurduğunu düşünüyorum.

Türkiye’nin iç siyasetini değerlendiren Amor’un, çoğu söylemine katılıyorum. Adalet sisteminin zayıflaması, hukuksuzluğun artması, özgürlük endeksinin hızla düşmesi, terörist kavramının geniş bir alana yayılmasının AB tabanında oluşturduğu rahatsızlığa değinen raportör, gelecek yıllar hakkında umutlu olduğunu ancak bu sorunların aciliyetle düzeltilmesi gerektiğini ifade etti. Bence de durum böyledir, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin iç işlerine karışma gibi bir durumun söz konusu olduğunu düşünmüyorum. Amor’un söyledikleri gayet meşrudur ve burada iç işlerine karışma gibi bir durum yoktur çünkü Türkiye AB üyesi bir ülke değildir fakat konsey üyesi ülkelerden biridir bu yüzden AİHM kararına uymak zorundadır.

Türkiye’nin iç siyasetini değerlendiren Amor’un, çoğu söylemine katılıyorum. Adalet sisteminin zayıflaması, hukuksuzluğun artması, özgürlük endeksinin hızla düşmesi, terörist kavramının geniş bir alana yayılmasının AB tabanında oluşturduğu rahatsızlığa değinen raportör, gelecek yıllar hakkında umutlu olduğunu ancak bu sorunların aciliyetle düzeltilmesi gerektiğini ifade etti. Bence de durum böyledir, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin iç işlerine karışma gibi bir durumun söz konusu olduğunu düşünmüyorum. Amor’un söyledikleri gayet meşrudur ve burada iç işlerine karışma gibi bir durum yoktur çünkü Türkiye AB üyesi bir ülke değildir fakat konsey üyesi ülkelerden biridir bu yüzden AİHM kararına uymak zorundadır.

Amor’u bu videoda eleştireceğim iki nokta daha var. Bu arada gazeteciyi de tebrik etmek lazım ki bence çok güzel iki soru sordu. Bunlardan birisi Osman Kavala ve HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş davalarının ilişkilere etkisinin nasıl olduğuydu, ikincisi ise Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesinin nasıl sonuç doğuracağıydı. Bu iki konuda da Amor’un beden dilinden anlaşılacağı üzere çok sabırsız davrandı ve gazetecinin sözünü kesti. Bu nedenle bana bundan sonraki kurduğu cümleler ezbere ve samimiyetsiz geldi ancak gelecek yıllar için umutlu konuşması röportajı bence olumlu bir havada tuttu.

Son olarak kendi düşünceme gelecek olursak, Türkiye Cumhuriyeti altına imza attığı uluslararası anlaşmalara uymak zorundadır ve her şeyden önce de kendi anayasasına uymak zorundadır çünkü anayasamızda da belirtildiği üzere biz bir hukuk devletiyiz. Eğer bu tip hukuksuzluklara göz yumarsak, göz yummayı geçtim bile isteye bunları yaparsak Avrupa Birliği tarafından gelecek olan eleştirel söylemlere kapı aralamış oluruz. Avrupa Birliği tabanı tarafından gelen eleştirileri, önyargılarımızı bir kenara bırakıp değerlendirmenin ülkemizi daha iyi yerlere getireceğini düşünüyorum.

İlgili videoya buradan da ulaşabilirsiniz.

Yorum Yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir