AİK Yazılar Orta Doğu ve Terörizm

Orta Doğu ve Terörizm

Categories:

Bu inceleme yazısı, Ocak 2011’de Evren Barut tarafından yazılmış olan, Polis Akademisi, Güvenlik Bilimleri Enstitüsünde yayınlanmış “Orta Doğu ve Terörizm: Tekfir El Hicra, El Aksa Şehitleri, El Şebab” isimli makaleyi analiz etmek için yazılmış olup Orta Doğu’daki terör örgütlerini ele almaktadır.

Orta Doğu bölgesi, tarihten bu yana sahip olduğu kültürel çeşitlilik, zengin yer altı kaynakları ve maalesef olgunlaşmamış politik süreçle birlikte; güç şartlara sahip bir coğrafya olarak var olmuş, varlığını sürdürmüştür. Maalesef ki bu olgunlaşamamış süreç, coğrafya içerisinde yabancı güçlerin etkisi ve kontrolsüz silahlanmayı alevlendirmiş; güvenlik kaygılarının oluşumunu ise arttırmıştır.

Barut’un yapmış olduğu çalışma ise mevcut iç/dış faktörleri ortaya koymanın yanı sıra okuyucular için ‘’ Orta Doğu’da Terör Meselesini Anlamak” üzerinden ilerlemiş ve coğrafyadaki belirli terör örgütlerini örneklendirerek ilerlemiştir. Çalışmada, coğrafyanın kilit noktaları olan Mısır, Filistin ve Somali esas alınmıştır. Öncelikle, kavramsal ilerlenmiş ve terör unsurunun bölgeyi nasıl ele aldığına değinilmiştir. Sonrasında ise vaka incelemesi olarak ilerlenmiş ve örnekler somutlaştırılmıştır.

Mısır, Tekfir El-Hicra Grubu

Mısır, tarih içerisinde özellikle İslam leminin entelektüel başkenti olmuş, birçok din âlimi çıkarmış ve çok kültürlü bir ülkedir. Bu sebeple ki öncelikli olarak Mısır incelenmiştir. Tekfir El-Hicra ise, El Kaide başta olmak üzere birçok dini istismar eden terör örgütüne ilham kaynağı olduğundan, dini terör kavramını anlamak uğruna önemli bir örgütlenmedir.

Orta Doğu coğrafyasında İslamiyet; Musevilik ve Hıristiyanlık bulunmaktadır. Aynı zamanda Şiilik mezhebinin İran’da resmi mezhep statüsünde oluşuyla, İslam dini içerisinde Sünni/Şii çatışmaları neredeyse farklı dinler düzeyinde çatışmalara sebep olduğundan Sünnilik de coğrafya içerisinde İslam başlığında farklı yoğunluğa sahip bir dindir. Bölgedeki din farklılığı ve taraftarlığı, bölgeyi dini istismar için müsait bir konuma getirmektedir.

Tekfir El-Hicra Örneği; örgüt kaynağı, biraz da köktenci olan Salafi yorumundan esinlenerek oluşmuştur. Ziraat mühendisi olan Şükrü Mustafa tarafından kurulmuş ve dünyada küfrün hakim olduğunu, Müslümanların dahi İslam’ı iyi yaşamadığını vurgulayarak İslam’ı yaşanması uğruna şiddete başvurmayı tercih etmiştir. Örgütün en önemli İslami kaynağı ise, dini liderleri “Kör Şeyh” olarak bilinen Ömer Abdil Rahman’dır. Örgütlenme ilk kez 1971’de ortaya çıkmasının yanı sıra hala daha devam etmektedir. Amacı, Hilafet İmparatorluğudur ve terör örgütünden öte aşırı dinci İslami harekettir. Grup, hicreti örnek almış ve hareketlerinin tam anlamıyla gerçekleşmesi için Kuzey Yemen’e göç organizasyonu düzenlemiştir.

Örgüt, çok sıkı bir yapılanmaya sahip değildir ki bu sayede eylemlerinin önceden bilinirliği azdır. En bilinen özelliği olarak, mensuplardan aile ve toplumla olan bağlarının kıpması talep edilmektedir ve batılılara karşı suç işlemede dinen serbest bırakılırlar. Örgütün finansal kaynaklar kesin ve net değildir ama Silahlı İslam Grubu’nun maddi yardım vermeye gönüllü olduklarına dair ifadeler bulunmaktadır

Tekfir hareketi, basit bir terör örgütü olmamış; diğer radikal İslami örgütleri de etkileyen bir hareket olmuştur. İslami faşizmi ideoloji eştirmiştir Feyizler vermiş, eylemler gerçekleştirmiştir. Örgütün işlediği bazı yasal suçlar, eski Mısır din işleri bakanını kaçırmak, Sudan’da 2000 yılında bir camiye ateş açmak, Mısır’ın Refah kentinde çatışmaya girmek olmuştur.

Filistin, El Aksa Şehitleri Tugayı

Tugay, son yıllarda El Fetih grubunun silahlı birliği olarak var olmuştur. Temel amaçları, Batı Şeria ve Gazze’de İsrail’i şiddet yoluna başvurarak yok etmek olmuştur. El Aksa Şehitleri Tugay’ının teme gayesi, Filistin faşizmine dayanmaktadır. Grubun ismi Kudüs’teki El Aksa camisinden alınmıştır. Örgüt, İsrail’e karşı saldırılarda bulunmuş ve bu saldırıları cihat olarak adlandırarak Filistin devleti kurmayı amaçlamıştır. Tugaylar yerel oluşumlarıyla birlikte bağımsızlardır fakat tüm gruplar ABD’nin kaynaklarına göre El Fetih grubu ile ittifak halindedir.

Örgütün en çok tercih ettiği yöntem intihar bombacılığıdır ve bunu, şehitliğe verdiği önem ile temellendirir. Örgüt, ilginç bir strateji olarak, genelde erkek bombacıların gerçekleştirdiği intihar bombacılığı eylemini 2002 yılında bir kadın eleman ile gerçekleştirmiştir. Örgüt içerisinde rastlanan profil, üyelerinin sevdikleri bir yakınlarını İsrail işgalinde kaybetmiş olmalarıdır ki bu üzüntü ve nefret ile intikam hırsından beslenmektedirler.

Örgütün en önemli kaynağı, tekrardan, El Fetih grubu olarak bilinmektedir ki liderlerin ve ABD raporlarının da bu doğrultuda söylemleri/raporları bulunmaktadır. Örgütün psikolojik analizi çok mümkün olmasa da açık bir biçimde İslami ideolojiden gelmediği bellidir ve laik Filistin devleti örgüt için temel ideadır.

Örgütün işlediği yasal suçlar arasında, intihar saldırıları, otobüs saldırıları, rehin almalar, mahkûm kaçırmalar, Cihat hareketi inancı ile Gazze’den İsrail’e atılan roketler yer almaktadır.

Tugay, Ocak 2002’de Batı Şeria Lideri Raed Karmi’nin patlamada öldürülmesi ile daha kontrolsüz ve ölümcül hale gelmiştir ve zaman zaman diğer örgüt liderlerinin tutuklanmaları/öldürülmeleri; örgütü idealarına daha şiddet taraftarı biçimde bağlı olmaya yöneltmiştir.

Somali, El Şebab

Somali, dünya terör endeksinde Afganistan, Irak ve Pakistan’dan daha yüksekte olan bir ülkedir. Ülke, orta doğu ve Afrika’nın kesişim merkezinde bulunarak ön sıralardaki yerini sağlamıştır. El Şebab ise, bölgede aktif faaliyet gösteren; dini istismarcı bir terör örgütüdür.

Somali’nin “failed state” yani başarısız devlet oluşu gibi olgular ise örgütün faaliyetlerine daha müsaade eder bir unsur olarak karşımıza çıkmıştır. BM barış gücü dahi bölgede düzen için operasyonlar düzenlemiştir ki amacına ulaşamamıştır. Ülke 1998’de dağılma sürecine girişiyle birlikte örgüt, işgali temel propaganda unsuru olarak ele almıştır. Örgüt için özgürlük, düzen ve bağımsızlığın çıkar yolu silahlı mücadeledir.

Örgüt, ideolojik olarak cihat kavramını istismar etmektedir ve eylemlerini meşru gösterme amaçlı hadis temelli yanlış referanslara dayanmaktadır. Örgütün organizasyon şeması dağınık durumdadır ve Hasan Hüseyin dini liderliğini yapmaktadır. Örgüt, aşiret merkezli küçük grup eylemleriyle gündemdedir fakat meşruiyet sorununa sahiptir.

Tahminlere göre şu an 3000 ve 7000 arası hazır silahlı elemana sahiptir ve üyeler 6-18 ay arası eğitim alırlar. Nefret öğretisi ile çıkarlarına uymayan gruplar düşmanlar ve hainler olarak kodlanır. Genellikle aşiret aidiyeti üzerinde durulur ve alternatifsiz hissettirirler.

Örgüt her ne kadar kısa bir geçmişe sahip olsa da 2010 yılı dünya kupası maçındaki bombalı saldırıları ile 76 kişinin ölümünden sorumludur. Ayrıca yasal suçları arasında bakan ölümleri, eylemler, şehir baskınları yer almaktadır.

Orta doğu; etnik yapısı, kültürel geçmişi, sahip olduğu zenginlikler ve coğrafyasının oluşturduğu kader ile birlikte geçmişten bugüne karmaşıklığı içerisinde düzenine sahip böylece de zenginliğini artıran bir bölgedir. Bölge, yalnızca coğrafi sınırlarının dâhilinde olan ülkeleri değil; kendi alanına sığdırdığı tüm dünya ülkelerinin etkilerini/hikâyelerini ve problemlerini yaşar. Orta doğu, sadece doğunun değil, dünyanın ortasındadır.

Yorum Yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir