AİK Yazılar Doğu ve Batı Almanya’nın Birleşme Sonrası Durumlarının Bir Analizi

Doğu ve Batı Almanya’nın Birleşme Sonrası Durumlarının Bir Analizi

Categories:

Doğu Almanya’nın iktisadi hareketleri, II. Dünya Savaşı öncesi Almanya’nın iktisadi hareketlerine benziyordu. Kamulaştırma çok olmasına rağmen dünyanın en güçlü ilk 10 ekonomisine girmeyi başarmıştı. Bahsedeceğimiz hususlar eğer güçlü bir Batı Almanya olmasaydı yapılamazdı çünkü Doğu Almanya ve Batı Almanya entegrasyonunda Batı Almanya’nın etkisi çok büyüktü. Batı Almanya, o zamanlar da günümüzde olduğu gibi forslu ve Doğu Almanya ile birleşmek için her türlü fedakarlığa hazırdı. Aynı vakitler Doğu Almanya’dan Batı Almanya’ya doğru sürekli bir göç durumu vardı, Gorbaçov’un “Perestroyka ve Glasnost” politikalarını ortaya koymasıyla bu daha da arttı. Çünkü SSCB, Doğu Almanya’nın garantörü rolündeydi denilebilir. İki taraf da benzer ideolojilere sahipti ve aynı ittifak (Varşova Paktı) içerisinde bulunmaktaydılar.

Birleşim için 3 temel ilke benimsendi. Bu ilkeler:
1) Ortak para birimi
2) Özelleştirme (first time?)
3) Yatırımı teşvik

Burada hayati olanın ortak para birimi olduğunu söylemek gerek. Çünkü Doğu Alman markı, Batı Alman markına göre daha değersiz bir para birimiydi ve tüm ödemeler bu değere göre yapıyordu. Doğu Almanya, maliyetlerin yükselmesi sonucu ihracat yapamaz oldu. Aynı zamanda yatırım teşviki de bu ilkeden kaynaklı çöpe atılmış oldu. Ne de olsa yatırımı çeken şeylerden biri de ucuz maliyetlerdir.

Birleşme sonrası Doğu Alman markı, %400 oranında bir değer kazandı. Birleşme sonrası ihracat azalmasının kaynağının da bu sebep olduğu söylenebilir. Özelleştirme ise zorlu bir süreçti çünkü birleştiklerinde Doğu Almanya’daki işletmelerin birçoğu (yaklaşık %75’i) iflasın eşiğindeydi. Teşvikler yetersiz kalmıştı ve altyapı harcamaları, sosyal harcamaların gerisindeydi. Rekabet piyasası tam olarak işleyemiyordu çünkü daha önceden piyasa kararlarını siyasal otoriteler veriyordu ve bu da işleri zorlaştırıyordu.

Doğu ve Batı Almanya’nın kötü durumda oldukları düşünülemezdi çünkü üretken ve yenilikçilerdi. Her şeyden öte birleşmeyi başarmışlardı. Amaçlarından ikisi, işletmelerin modernize hâle gelmesi ve uluslararası düzeyde olmalarını sağlamaktı ve bunu büyük ölçüde başardılar. Fakat işletmelerin genel sayısında yetersizlik vardı ve bu sorun teşviklerin tam anlamıyla işleyememesine sebep oluyordu.

Bu olumsuz durumların dışında kişi başına düşen millî gelirde büyük bir yükseliş gerçekleşti ve sadece bir yıl içerisinde Batı Almanya’nın kişi başına düşen millî gelirinin %75’ine eş değer bir kişi başına gelir (nominal) oluştu.

Sonuç olarak birleşmenin ilk yıllarında büyük bir ivme yakalayarak Alman ekonomisi büyüdü ancak daha sonra bu ivme azalarak kayboldu. Genelde de böyle olur, gelişmiş ülkelerin ekonomik büyüme katsayılarına baktığımız zaman hep bunlarla karşılaşırız.

Yorum Yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir