TERÖR KAVRAMI
Terör sözcüğü Fransızca “büyük korku, dehşet” anlamlarına gelen ‘’terreur’’ sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Latince ‘’terror’’ yani “titreme, korku” anlamına gelen sözcükten alıntıdır. Siyasi anlamda ilk kez Fransız Devrimi’nde Montagnard’ların kurduğu rejim için kullanılmıştır. Devrimin ilk yıllarında Fransa’da yürütme yetkisine sahip olan bu grup, ülkenin işgalinden endişe ederek olağanüstü önlemler alma gereği görürler. Bu önlemleri terör olarak tanımlayarak 5 Eylül 1793 günü “Komplo kuran tüm kişileri dehşete düşürmenin vakti geldi. Kanun adamları, terörü başlatın.” cümleleriyle bildirilerini açıklamışlardır. Başta bir yönetim politikası adıyken ilk kez Rus Bolşevik Partisi bağlamında muhalif siyasi eylemler için kullanılmıştır.
ORTA DOĞU’DA TERÖRİZM TARİHİ
Terör kavramı ortaya çıkmadan önce tarihte terörist faaliyet olarak adlandırabileceğimiz birçok faaliyet gerçekleşmiştir. İnsanlığın ortaya çıktığı yer olan ve birçok medeniyete ev sahipliği yapan Orta Doğu’nun da tarih boyunca yaşadığı çekişmeler ve mücadeleler göz önünde bulundurulunca terör faaliyelerinin de başladığı yer olması doğal karşılanabilir. Bilinen ilk faaliyetlerden birine Asur Kralı Aşurnasirpal’in anıt yazıtlarında rastlanmıştır. Hükümdarlığı sırasında yaptığı katliamı anıt yazıtında “Adamlarını genç, yaşlı esir aldım. Bazılarının ayaklarını ve ellerini kestim; diğerlerinin kulaklarını burunlarını ve dudaklarını kestim.” şeklinde açıklamıştır.
İsmini suikastçı eylemlerinde kullandıkları “sica” isimli silahtan alan Sicarii’ler de ilk terör örgütlerindendir. Eylem için resmi ve dini günleri seçerek genelde sembolik hedefleri öldürmüşlerdir. Kudüs’te yaptıkları suikastlarda sanki ibadet edecek kişilermiş gibi şehre girip giysilerinin altına sakladıkları hançerleriyle hedefi öldürmüşlerdir. Öldürülecekleri kişi yere düştükten sonra da kutlama yapan halkın arasına karışarak onlar gibi feryat etmeye başlamışlar ve böylece izlerini kaybettirmeleri de oldukça kolay olmuştur.Öne çıkan bir diğer terörist grup ise Haşhaşilerdir. Hasan Sabbah liderliğinde, haşhaş ve afyon gibi uyuşturucu maddelerle Alamut Kalesi’nde yetişen fedailer, intihar saldırılarında bulunarak halkı korkutmayı amaçlamışlardır. Fedailer Nizamül Mülk gibi birçok yüksek memurları öldürerek Suriye’ye kadar yayılmışlardır. Orta Çağ İslam dünyasında çok önemli rol oynamışlardır. Haşhaşi kelimesi zamanla İngilizcedeki suikastçi anlamına gelen “assasin” kelimesini meydana getirmiştir
Başlıca Terör Örgütleri

EL KAİDE
Örgütün ismi Arapça ‘’kaf-ayn-dal’’ kökünden gelmiştir. Kural, kaide, formül gibi anlamlara gelmektedir. Kuruluşu Sovyetler Birliği’nin Afganistan’a müdahalede bulunduğu döneme dayanır. Nisan 1978’deki Sevr Devrimi askeri darbesiyle Afganistan Cumhuriyeti yıkılmış ve yerine Afganistan Demokratik Halk Partisi kurulmuştur. Yeni kurulan hükümete karşı halk ciddi ayaklanmalar göstermeye başlayınca hükümet, Sovyetler Birliğinin ülkeye müdahalede bulunmasını istemiştir. Bunun üzerine Afgan mücahitler tarafından Sovyetler Birliğine mücadeleye girişilmiştir.
MEKTEBÜ’L HİDEMAT
Sovyetler Birliği’ne karşı mücadeleye bazı Arap gönüllüler de katıldı ve 1984 yılında Araplar arasında yer alan Filistin asıllı bir akademisyen olan Abdullah Azzam ve Azzam’ın üniversitedeki öğrencisi Usame bin Ladin tarafından Afganistan’a gelen yabancı mücahitlere kalacak yer, para ve silah yardımında bulunulması amacıyla “Mektebü’l Hidemat” kurulmuştur. Hizmetler bürosu anlamına gelen bu kuruluşun liderliğini ve propaganda, medya kısmını Azzam yaparken Usame finansal ve askeri işlerden sorumlu olmuştur.
11 Ağustos 1988 tarihinde Azzam ve Usame ile birlikte üst düzey komutanlar Peşaver’de bir toplantı gerçekleştirdi. Bu toplantıda ilk kez El Kaide ismi ve amacı dile getirilmiştir. ‘’El Kaide, aslen organize olmuş bir islami gruptur. Amacı; Allah’ın ismini yüceltmek ve Allah’ın dinini muzaffer kılmaktır’’ denmiştir. Sovyet kuvvetlerinin ülkeden ayrılmasının ardından da cihada devam edilmesi kararlaştırılmıştır.
LUXOR KATLİAMI
17 Kasım 1997’de 6 silahlı terörist tarafından, Kahire’nin güneyinde ve Nil Nehri’nin kıyısında bulunan Luxor’a silahlı saldırı gerçekleşti. Polis kıyafetleri içerisindeki teröristler, Kraliçe Hatşepsut tapınağını ziyaret eden turistlere 45 dakika boyunca ateş ettiler. Farklı millletlerden 59 turist hayatını kaybetti. Saldırıdan sonra bölgeden uzaklaşmak için teröristler tarafından bir turist otobüsü kaçırıldı. Ancak Mısır güvenlik kontrolü noktasına gelindiğinde polislere çatışmaya girildi. Çatışmadan sağ kurtulan teröristler yakınlardaki bir mağarada intihar etmiş bulundular. Saldırı El Kaide tarafından desteklenen Mısır İslam Cemaati’yle de bağlantılıydı.
KENYA VE TANZANYA ABD ELÇİLİKLERİNE SALDIRI
7 Ağustos 1998’de Kenya’nın başkenti Nairobi’de ve Tanzanya’nın başkenti Daresselam’da ABD büyükelçiliklerine birkaç dakika arayla saldırı gerçekleşti. Bomba yüklü kamyonetlerle düzenlenen saldrıda 224 kişi öldü, 4000’den fazla kişi yaralandı. Saldırı sonrasında Usame bin Ladin En Çok Aranan Kaçaklar listesine dahil edildi.
YEMEN’DE ABD GEMİSİNE SALDIRI
Bir süredir Yemen’de bulunan El Kaide militanları, Amerikan gemilerine yönelik eylem planlamaktaydı. 3 Ocak 2000’de Eden limanında bulunan USS Sullivan gemisine intihar saldırısında bulunuldu ama başarısızlıkla sonuçlandı. Ardından 12 Ekim 2000’de hazırlıklar yeniden tamamlandı ve aynı plan USS Cole gemisi için uygulandı. 225 kg patlayıcı yüklü tekne fark ettirmeden gemiye yaklaştı ve tam yanındayken güçlü bir patlama meydana geldi. 17 Amerikan denizcisi öldü, 38 denizci yaralandı.

11 EYLÜL SALDIRILARI
11 Eylül 2001’de bir yolcu uçağı New York’taki ikiz kulelere çarparak güçlü bir biçimde patladı. Başta kaza sanılan olayın bir süre sonra ikinci bir uçağın güney kulesine çarpmasıyla bir terörist eylem olduğu anlaşıldı. Olaydan yarım saat sonra da üçüncü bir uçağın Pentagon’un batı yüzeyine düştüğü öğrenildi. Pentagon’a düşen uçaktan yarım saat sonra ise asıl hedefi ABD Kongre Binası olan başka bir uçağın Washington’un kuzey doğusuna düştüğü öğrenildi. 25 bina kullanılamaz hale geldi, 2985 kişi öldü ve 1.5 saat içerisinde ABD tarihinde görülmemiş bir saldırı yaşandı.
2004 yılında yayınladığı bir videoyla saldırıların sorumluluğunu kabul eden bin Ladin, saldırının gerekçesi olarak ABD’nin İsrail’e verdiği desteği, ABD birliklerinin Suudi Arabistan’daki varlığını ve Irak’ta uygulanan yaptırımları gösterdi.
“… Savaşıyoruz çünkü bu zulümle uyuyamayan insanlarız. … Ulusumuzun özgürlüğünü yeniden kazanmak istiyoruz. Siz bizim güvenliğimizi baltalarken, biz de sizin güvenliğinizi baltalıyoruz. … Güvenliğiniz kendi ellerinizde. Bizim güvenliğimize karışmayan her devlet otomatik olarak kendi güvenliğini de garanti altına alacaktır.”
15-20 KASIM İSTANBUL SALDIRILARI
15 kasım 2003’te İstanbul’da sabah saatlerinde arka arkaya iki intihar saldırısı gerçekleşti. İlki Kuledibi Neve Şalom Sinagogu önünde, ikincisi Şişli Beth İsrael Sinagogu önünde meydana geldi. Yahudiler için kutsal sayısal cumartesi günü gerçekleşmişti. 26 kişi hayatını kaybetti. El Kaide, olaydan 2 gün sonra saldırıyı üstlendi ve devamının geleceğini ima etti. 20 Kasım’da Beyoğlu’ndaki Birleşik Krallığın Başkonsolosluk binasında ve Beşiktaş’taki HSBC Genel Merkezi binasında patlamalar gerçekleşti. 31 kişi hayatını kaybetti.
LONDRA BOMBALAMALARI
7 Temmuz 2005’te dört katlı olarak inşa edilmiş Londra Metrosu’nda 50 saniye aralıklarla üç patlama gerçekleşti. Bir saat sonra ise dördüncü bomba çift katlı gezi otobüslerinden birinde patladı. Şehrin toplu taşıma sistemleri hedef alınmıştı. Biri Türk 54 işi hayatını kaybetti. Saldırıdan sonra tüm dünyada metroya ilgi bir süreliğine azaldı. “ İngiltere’nin 11 Eylül’ü” olarak da adlandırılan bombalamalar aynı zamanda Batı Avrupa’nın ilk intihar saldırılarıydı.

EL KAİDE İDEOLOJİSİ
E Kaide esasında Sünni Şeriat kanunlarıyla yönetilen bir devlet kurmayı amaçlamaktadır. İslam dünyasını Batı’nın etkisinden kurtarmak ve İsrail’i yok etmek istemektedir. Örgüte göre İslam dünyası tam olarak Müslüman değildir ve İslam öncesi Cahiliye dönemine dönülmüştür. İslam’ı kurtarmak adına gerçek İslam devletleri kurulmalıdır. Bu ideoloji “Cihatçı Selefilik” olarak adlandırılır. Aynı zaman örgüt Şiiliği reddederek Şiileri kafir olarak değerlendirir.
HİZBULLAH
Hizbullah kelimesi Arapçadaki Hizb ve Allah kelimelerinin birleşmesiyle meydana getirilmiştir. Hizb, taraftar, parti anlamlarına gelir. Örgüt “Allah’ın partisi” anlamını taşımaktadır. Lübnan’da bulunan Şii inançlı siyasi ve askeri bir partidir. Lübnan çıkışlı olsa da ismi İran’dan gelmiştir.
EMEL’DEN HİZBULLAH’A GEÇİŞ
Şiiler, 1975’te Musa Sadr’ın kurduğu Efvacu’l Mukavemetu’l Lübnaniye (EMEL) ile ilk kez örgütlenmeye başladılar. Ardından Lübnan’da çıkan iç savaşla birlikte Şii dini kimliğini güçlendi ve EMEL’i savaşın önemli bir unsuru haline getirdi. 1980’lere geldiğimizde Lübnan Şiiliği büyük oranda EMEL çatısı altında birleşmişti
1970’lerden itibaren dünya ekonomisinde başlayan değişim ve Soğuk Savaş’taki yumuşama döneminin sona ermesiyle uygulamaya konulan Orta Doğu’daki İslamcı akımların desteklenmesine dayanan politika ile radikal İslamcılık güçlenmeye başlamıştır. Bu durum sol programa sahip bir parti olan EMEL’in ideolojik bir krizle karşı karşıya kalmasına sebep olmuştur. Ardında İran’da gerçekleşen İslam Devrimi Lübnan Şiiliğini etkilemiş ve Hâlihazırda Şah yönetimine karşı Lübnan’da da muhalifler faaliyet göstermeye başlamıştır. Humeyni yönetimindeki İran Uleması da o dönemde Lübnan’da faaliyet vermektedir. Humeyni, çevresindekilerle EMEL’de aktif bir biçimde rol almış ve devrimden sonra Tahran EMEL’deki Humeyni yanlısı rejimi güçlendirerek örgütü kendi çizgisine çekmeye çalışmıştır ancak yeterince başarılı olamayınca EMEL büyük bir bölünmeyle karşı kaşıya kalmıştır.
6 Temmuz 1982’de Lübnan İsrail tarafından işgal edilmiştir. İşgalin başlarında FKÖ güçlerini İsrail askerlerinin ülkeden çıkarması halk tarafından iyi karşılansa da İsrail’in FKÖ’yü çıkardıktan sonra geri çekilmemesi halkın olumlu tutumlarını değiştirmiştir. Bunun üzerine Şiiler tarafından silahlı direniş dönemi başlamış ve Hizbullah’ın temelleri atılmıştır.
İLK EYLEM
Parti tarafından gerçekleştirilen ilk eylem 11 Kasım 1982’de Sura’daki İsrail askeri komuta merkezindeki saldırı olmuştur. Ahmet Kusayr tarafından bomba yüklü bir araçla gerçekleştirilen bu eylem başta güvenlik gerekçeleriyle parti tarafından üstlenilmese de sonraları başka partilerin üstlenmeye başlamasıyla parti, eylemleri üstlenme kararı almıştır.

YAPILANMA
Hizbullah, diğer terör örgütleri gibi kendini gizleyen bir örgüt olmadı. Başta belirli bir yapısı yoktur. Birbirinden bağımsız olarak hareket eden Şii grupları ve direniş örgütlerinden oluşmaktadır. Sonraları tek bir merkezden idare edilen, hücre yapılanmasına sahip bir örgüt haline gelmiştir. 1992’den beri Nasrallah’ın yürüttüğü bir genel sekreterlik kurulmuş ve danışma meclisi sayesinde örgüt karar verme organıyla hareket etmeye başlamıştır. Hizbullah zaman içerisinde Lübnan’da hükümet tarafından saygı duyulan, kendine ait marşı, bayrağı ve silah güçleri bulunan, sosyal yardım kuruluşlarıyla halka da hitap eden bir yandan yaşatırken bir yandan öldüren bir örgüte dönüşmüştür
IŞİD
Açılımı Irak ve Şam İslam Devleti olan örgüt kuruluşundan itibaren farklı isimler kullanmıştır. İlk olarak “Cemaat El-Tevhid Vel-Cihat (Tevhid ve Cihad Örgütü) adıyla kurulmuştur. 2004 yılında bu isim, El Kaide’ye bağlılıklarının ilan edilmesiyle “Irak El-Kaide’si” olarak değişmiştir. Geçirdiği birkaç değişimden sonra 2014 yılında son isminde karar kılınmıştır. Yabancı kaynaklarda ISIS, ISIL, AQI, DAESH gibi isimlerle de anılır.
Daha çok Afrika, Irak ve Suriye’de etkinlik gösteren ve bu bölgede hilafet devleti kurmak amacıyla eylemler yapan örgütün ele geçirdiği topraklardaki hakimiyeti hiçbir devlet tarafından tanınmamıştır. Petrol kaynaklarına yakınlığıyla dünyanın en zengin terör örgütleri arasındadır.
KURULUŞU
IŞİD, 1966 yılında Ürdün’de doğan Ebu Musab el-Zerkavi tarafından kurulmuştur. El-Zerkavi, SSCB’nin Afganistan’ı işgal etmesi üzerine Afganistan’a gitmiş ve savaşın bitiminde ülkesine dönmüştür. Ardından tekrar Afganistana giderek orada Usame Bin Ladin ile tanışmış ancak maddi açıdan yetersiz olduğu için kabul görmemiştir. Kendisi İslami militan bir kamp kurarak eğitim vermeye başlamıştır. Başlangıçta amacı, Müslüman olmadığını düşündüğü için doğduğu ülke olan Ürdün’ü yıkmaktır. Zamanla bu amacı farklı ülkelere de yayılmıştır. IŞİD’in bulunduğu bölgede bir otorite boşluğu bulunması terör örgütlerinin hâkimiyetini olası bir durum haline getirmiştir. IŞİD, bölgedeki istikrarsızlığı lehine çevirmiştir.

İDEOLOJİSİ
IŞİD’in ideolojisi, El Kaide’deki gibi Selefilik akımıdır. Din ve devlet arasında herhangi bir fark olmadığına ve radikal şeriatın hüküm sürmesi gerektiğine inanılır. Selefi akımı dindeki gelişmeleri reddederek kendisi gibi düşünmeyen herkesi kâfir olarak nitelemektedir. Özellikle Şiilere karşı olan nefretleri öne çıkar. Onlara göre Şiiler Allah’a karşı çıkmaktadır ve kâfirlerden farkları yoktur dolayısıyla öldürülmeleri şarttır. Günümüzde dini referans alan terör örgütlerinin “Batı bizi eziyor, onun maşası olan tağut, yani yalancı İslamcılar da onlara işbirliğine gidiyor.” yorumları, kâfir olarak niteledikleri grubun içine Müslüman ülke halklarını da katmakta ve onları da meşru bir hedef haline getirmektedir. Bu durum birçok Müslüman’ın ölmesine sebep olmuştur
YAPISI
BM Güvenlik Konseyi raporuna öre örgüt üç ana unsurdan oluşur. Birincisi çekirdek kadroyu oluşturan yöneticilerdir. Büyük bir çoğunluğu Iraklıdır ve kadrosu 2010’dan beri Ebu Bekir el-Bağdadi’nin yönetimindedir. İkincisi idari ve askeri işlerin idaresini yöneten gruptur. Bu grupta Iraklılarla birlikte Suriyeliler de görev yapar. Üçüncü grup yabancı savaşçılardır. Yabancı ülkelerden savaşmak için katılan militanlardan oluşmuştur.
Örgüt kontrol altına aldığı bölgeleri sıkı bir yönetim anlayışıyla yöneten bürokratik bir sözde devlet yapılanmasına dönüşmüştür. Kontrol altında tutulan topraklar için vilayet yapılanması bulunur ve atanan valiler tarafından yerinden yönetim anlayışıyla idare edilmektedir.
2007 OLAYLARI
2006-2007 Mayıs’ı arasında Bağdat yakınlarındaki Dora’nın kontrolü ele geçirildi. Pek çok Hristiyan bölgeyi terk etmek zorunda kaldı. Ekim 2007’de Dora kurtarıldı ve Süryani kiliseleri geri açıldı. Sadece 2007 yılında 2000 sivil IŞİD tarafından katledildi.
2009-2010 OLAYLARI
25 Ekim 2009’da Bağdat’taki bombalı saldırıda 155 kişi öldü. Aynı yılın aralık ayında gerçekleştirilen saldırıda 127 kişi hayatını kaybetti. 2010 yılında 3 ay arayla yapılan iki saldırıda da 83 kişi hayatını kaybetti. Ayrıca 2010 yılı haziran ayında Irak Merkez Bankası’nda da saldırı gerçekleşti.
REYHANLI SALDIRISI
11 Mayıs 2013’te Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde iki bomba yüklü araç patladı. 51 kişi hayatını kaybetti. Bir gün sonra Suriye İstihbaratıyla bağlantılı olduğu iddia edilen 9 Türkiye vatandaşı gözaltına alıntı. Saldırının Suriye rejimi destekli olduğu iddia edildi
SURUÇ SALDIRISI
20 Temmuz 2015’te Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde bombalı bir intihar saldırısı meydana geldi. 34 kişi hayatını kaybetti. Canlı bombanın Şeyh Abdurrahman Alagöz olduğu belirlendi.
PARİS SALDIRILARI
13 Kasım 2015’te Paris’in farklı bölgelerinde meydana gelen bombalı ve silahlı saldırılarda 128 kişi hayatını kaybetti. Fransa, Koalisyon Güçleri arasında IŞİD karşıtı en çok desteği veren ülkelerdendi.

PKK
Kürdistan İşçi Partisi anlamına gelen PKK’nın temelleri, Abdullah Öcalan’ın üniversitede okuduğu yıllara dayanmaktadır. Öcalan o yıllarda çeşitli sol eğilimli örgütlerde yer almış ama hiçbirinin Kürtlerle ilgili faaliyetlerini yeterli bulmamıştır. Onların yerine silahlı mücadeleyi de içeren bir örgüt kurulmasını istemiş ve yakın arkadaşlarıyla örgütlenme süreci başlatmıştır. Birkaç sene sonra Ankara Tuzlu Çayır’da ilk toplantı gerçekleşmiştir. Toplantıda PKK’nın liderlerinden olacak kişilerle Ulusal Kurtuluş Ordusu (UKO) kurma kararı alınmıştır. Bu girişim Türkiye’nin yanında Kürt olmasına rağmen devlete karşı eylem geliştirmeyen, barışık yaşayanları da hedef görmüş ve bu gruplarla da çatışmaya girmiştir. Ancak yeterli insan ve maddiyat olmaması PKK’yı daha ciddi bir örgüt kurmaya yöneltmiştir. 27 Kasım 1978’de PKK, Diyarbakır, Fis Köyünde kurulmuştur.
İDEOLOJİLERİ
PKK’nın ideolojik yapısı Marksizm-Leninizm, Maoculuk, Kürt milliyetçiliği ve demokratik Konfederalizmdir. Öcalan, PKK’yı “Kürt proleter devrimci hareketi” olarak tanımlamıştır. PKK amacı doğrultusunda Marksist-Leninist doktrin söylem ve eylemlerini kullanmaktadır. 1970’li yıllarda kurulduğu düşünüldüğünde kendini Soğuk Savaş’ın doğu bloğunda tanımladığı görülmektedir. PKK’ya göre Türkiye, Kürt bölgesinin kuzeyini işgal etmiş emperyalist sömürgeci bir devlettir. Bu sebeple manifestolarında Türk sömürgeciliğinin hedef alındığı söylenmektedir.
ÖCALAN’IN FİİLİ LİDERLİK DÖNEMİ
12 Eylül 1980 askeri darbesinin gerçekleştiği, PKK’nın Suriye’de konuşlandığı, Bekaa Vadisi’nde örgütleşme, doktrin eğitimi ve silahlı eğitimlerini gerçekleştirdiği ve Irak’ın kuzeyindeki otorite boşluğundan istifade ederek Irak’ın kuzeyine yerleşmeye başladığı bu dönemde PKK toplam 6036 saldırı, 3071 bombalama, 388 gasp, 1046 adam kaçırma eylemi gerçekleştirmiştir. PKK’ın Türkiye genelinde tanındığı bu dönemde, ilk eylem 29 Temmuz 1979’da Bucak aşireti lideri AP milletvekili Mehmet Celal Bucak’ı öldürme girişimi olmuştur. Sonrasında Türkiye’nin müdahalesi ile örgüt, Suriye’ye kaçmış ve yaklaşık 20 yıl sürecek bir kuluçka dönemine girmiştir. 1990’lar PKK’nın en kanlı dönemi olmuştur. Silahlı eylemler artmış, intihar eylemleri gerçekleşmiş ve kamu görevlileri kaçırılmıştır. En sonunda Türkiye’nin uyarılarıyla Suriye desteği kesmiş ve Öcalan Türkiye’ye getirilmiştir.
DOLAYLI LİDERLİK DÖNEMİ
Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye getirilmesinin ardından İmralı cezaevinde tutukluluğunun başladığı dönemdir. Bu dönemde Öcalan cezaevinde dışarıdan görüştüğü kişilerle liderliği sürdürmüştür. Tutukluluğu sırasında da örgüt üzerindeki etkisi devam etmiştir. Bunun ilk örneği PKK’nın 7. kongresinde Öcalan’ın silahli eylemlere son verme çağrısının onaylanmasıdır. Siyasi eylemlere ağırlık verilmesi kararlaştırılmıştır.
PYD VE YPG
PKK’nın 8. kongresinde alınan kararlarla Suriye’de PYD adıyla Demokratik Birlik Partisi kurulmuştur. Marksist-Leninist terör örgütlerindeki parti-cephe-ordu üçlemesinde bir parti olarak kurulmuştur. Ardından YPG adıyla Halk Savunma Birlikleri kurulmuştur. Bir ordu olarak kurulmuştur. PKK’nın Suriye’deki yapılanması bu unsurlarla faaliyetlerine devam etmektedir. Örgütler PKK’nın bir parçası olmadıklarını iddia etmektedirler ama liderleri ve tüzükleri aynı menşeilidir.
KAYNAKÇA
- kaynak için tıklayınız.
- kaynak için tıklayınız.
- kaynak için tıklayınız.
- kaynak için tıklayınız.