Türk öğretisinde, Jus Cogens’in karşılığı olarak; emredici kural, buyruk kural, âmir hüküm ifadeleri kullanılmaktadır. Jus Cogens veya emredici norm kavramının kökeni iç hukuktadır. Kıyas yoluyla uluslararası hukuka geçmiştir. İç hukukta emredici norm sorunu, sözleşme serbestisi bağlamında ele alınmaktadır. Jus Cogens kavramı, neredeyse bütün iç hukuk düzenlerinde ve hukukun her dalında mevcuttur. Ancak daha ziyade sözleşme serbestisi ilkesinin geçerli olduğu özel hukukta önem arz etmektedir.
Nitelik itibariyle hukuk kuralları, emredici ve yedek kurallar olarak ikiye ayrılmaktadır. Emredici kurallar; kişilerin iradesiyle yürürlüğü engellenemeyecek aksine anlaşma yapılamayacak kurallardır. Tamamlayıcı ve yorumlayıcı hukuk kurallarından oluşan yedek hukuk kuralları ise kişilerin iradesi ile uygulanmayabilecek aksine anlaşma yapılabilecek kurallardır. Emredici kural, bağlayıcı kural ifadesinin eş anlamlısı değildir. İlke olarak hukukun bütün kuralları bağlayıcıdır. Kuralların ihlali bütün hukukî sonuçları ile birlikte hukuka aykırı bir eylem oluşturur. Tek istisnası, izin verici normlardır. Bu tür hükümler muhatapları için herhangi bir yükümlülük doğurmamaktadırlar.
Jus Cogens’in ortaya çıktığı ve pozitif hukukun bir parçası hâline geldiği dönemde, iç hukuktaki sözleşme serbestisinin sınırlandırılmasının uluslararası antlaşmalar hukukuna yansıması söz konusudur. Zamanla kavram, normlar hiyerarşisi bağlamında ele alınmış ve birçok farklı alanı etkilemiştir. Jus Cogens, genel uluslararası hukukun emredici bir normudur. Genel uluslararası hukuk terimi bazen “yerel, kıtasal veya bölgesel hukukun aksine genel uygulamaya sahip evrensel hukukun eş anlamlısı” olarak kullanılmaktadır. Kurallarını uluslararası toplumun temel değerlerinden alan Jus Cogens; uluslararası antlaşmalar hukukunun önemli bir argümanı olarak Birleşmiş Milletler Antlaşmalar Hukuku Konferansı ve bu konferans sonucunda kabul edilen 1969 Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi ile uluslararası pozitif hukuktaki yerini almıştır. Jus Cogens, bir bütün olarak uluslararası devletler topluluğunca kendisinden sapılmasına hiçbir biçimde izin verilmeyen bir norm olarak kabul edilmiş ve tanınmış normdur.

Uluslararası hukukun genel kurallarının yaratılmasında çıkarları özel olarak etkilenen devletler de dâhil olmak üzere geniş ve temsil edici bir çoğunluğun iradesinin bulunması gereklidir. Dolayısıyla bir normun emredici norm düzeyine yükselmesi için de çıkarları özel olarak etkilenen devletlerin de bu yönde iradelerini ortaya koymalarının zorunlu olduğu iddia edilmiştir. Hem norm olması hem emredici niteliği, bir bütün olarak uluslararası topluluk tarafından tanınmış ve kabul edilmiş olsa da bir norm, Jus Cogens niteliğe kavuştuğunda bütün devletleri bağlayacaktır. Jus Cogens’in belirleyici unsuru, kendisinden sapılmasına izin verilmemesidir. Jus Cogens’in hem bir hukuk normu olduğunun hem de emredici niteliğinin her bir devlet tarafından kabul edilmesi ve tanınması gerekmemektedir. Buna karşın bir norm Jus Cogens niteliği kazandığında, bütün devletleri bağlayıcı hâle gelecektir.
Her hukuk düzeninde olduğu gibi, uluslararası hukukta da o toplumun temel değerlerini yansıtan ve süjelere karşı korunan temel kural ve ilkeler vardır. Ulusal hukuk düzenlerinde “kamu düzeni” adıyla korunan bu kural ve ilkelerin uluslararası hukuk düzeninde korunması için gündeme gelen öncelikli/üstün kurallar, Jus Cogens kurallar olarak tanımlanmaktadır. 1969 Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi’yle pozitif hukuka kesin olarak aktarılan Jus Cogens kurallar, her ne kadar bu kurallar henüz içtihatta somut bir şekilde örneklenmemişse de doktrinde çok yaygın bir şekilde kabul görmüştür. Kısacası, başlangıçta doğal hukukçuların istekleri olarak görünen bu tür kuralların mevcudiyeti günümüzde genel kabul görmektedir. Jus Cogens normlar olarak genel kabul gören kuralların kapsamının belirlenmesi ve uluslararası toplumdaki işlevlerinin saptanması ile hem uluslararası toplumun temel değerlerinin açıkça ortaya koyulmasının hem de uluslararası hukuk süjelerinin antlaşma yapma özgürlüğünün toplumsal çıkar bağlamında sınırlandırılmasının gerekliliğini ve önemini ortaya koymuştur.
Kaynakça
Kaynakça 1: https://acikerisim.kku.edu.tr/xmlui/handle/20.500.12587/15681
Kaynakça 2: http://nek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/57194.pdf