24 Şubat’ta başlayan Rusya’nın saldırı ile başlayan Ukrayna Savaşı, Batı ile Rusya arasında küresel bir çatışmanın fitilini ateşlemiştir. Çatışmanın tarafları arasında ortaya çıkan tansiyon ve düşmanlık, Soğuk Savaş ortamını dahi geride bırakmıştır. Öyle ki Rusya yaptırımların bir numaralı hedefi haline gelmiştir. Rus medyası, Ukrayna işgali sonrasında Rusya’ya karşı uygulanmaya başlanan yaptırımların sayısının 6 bini aştığını belirtmektedir.
Ukrayna Savaşı – Gıda Güvenliği ve Mülteci Sorunu
Buğday ihracatçılığında Rusya birinci sırada yer alırken Ukrayna beşinci sırada yer almaktadır. İki ülke birlikte dünya buğday ihracatının %25’ini gerçekleştirmekte olup bunun yarısından fazlası Orta Doğu ülkelerine yönelik ihracattan oluşmaktadır. Dolayısıyla, Rusya-Ukrayna savaşının patlak vermesiyle birlikte Orta Doğu’da gıda güvenliği sorunu en önemli sorunlardan biri olmuştur. ABD Tarım Bakanlığı tarafından yayımlanan bir rapora göre dokuz Arap ülkesi, Mısır, Cezayir, Fas, Irak, Yemen, Suudi Arabistan, Sudan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Tunus toplam dünya buğday ithalatının %22’sini gerçekleştirmektedir. Bu ülkelerin çoğunluğu Rusya ve Ukrayna buğdayına bağımlı hâldedir. Ayrıca Arap ülkelerinin büyük bir bölümü sadece 2-3 aylık bir süre için yetecek buğday stokuna sahip olduklarını belirtmişlerdir.
Bazı Orta Doğu ülkeleri ekonomilerinin güçlü olması ve yeterli kaynaklara sahip olmalarından dolayı bu durumdan fazla etkilenmemektedir. Ancak bölgede ekonomileri zor durumda olan ve bu durumdan önemli ölçüde olumsuz etkilenen ülkeler bulunmaktadır. Dahası, sorun sadece buğdayla sınırlı değildir. Rusya ve Ukrayna, Arap mutfağında yaygın bir şekilde kullanılan “ayçiçeği” yağının da dünyadaki en büyük ihracatçılarıdır. Bu durumda savaşın çıkmasıyla birlikte yakıt fiyatlarında meydana gelen artışın gıda ürünlerinin fiyatlarına da yansıyacağı inkâr edilemez.
Rusya-Ukrayna savaşının Orta Doğu’da ortaya çıkardığı bir başka zorluk, mülteciler ve göç krizidir. Orta Doğu’da bu tür krizle karşı karşıya kalmış milyonlarca insan bulunmaktadır ve bu kişiler uluslararası insani yardım kuruluşlarının yardımına muhtaç durumdadır. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği, 10 Mart’ta savaştan dolayı Avrupa’nın tamamına göç eden Ukraynalıların sayısının 2.7 milyona ulaştığını ve bu sayının kısa zamanda 4 milyona ulaşmasının beklendiğini açıkladı. Uluslararası insani yardım kuruluşları çabalarının Ukrayna’daki işgale yoğunlaşmasından dolayı Orta Doğu’da yerlerinden edilmiş insanların ihmal edilmesinden ise endişe edilmektedir.
Jeopolitik Zorluklar
Rusya – Ukrayna savaşı ile kritik hale gelen Karadeniz yarı kapalı bir denizdir. Karadenizdeki taşımacılık ise İstanbul Boğazı ve Marmara deniziyle yapılmaktadır. Karadeniz’deki krizin Akdeniz’e ve hatta Kızıldeniz’e yayılması (Rusya’nın Suriye’de ve bu ülke kıyılarındaki durumu dikkate alındığında) ihtimalinin yüksek olduğu söylenebilir. Ayrıca Rusya, Afrika’da da önemli derecede etkiye ve askerî güce sahiptir. BM Genel Kurulunda Rusya’nın Ukrayna’ya karşı güç kullanımına acil son vermesini talep eden karar tasarısına ret oyu veren beş ülkeden birisi de Eritre’dir (ret oyu kullanan diğer ülkeler: Rusya, Beyaz Rusya, Kuzey Kore ve Suriye’dir).
Rusya’ya olan enerji bağımlılığını azaltmak için gerekli tedbirleri alacağını duyuran Batı’nın yüzünü Orta Doğu’da yer alan gaz ve petrol ihracatçısı ülkelere çevirmesi kesindir. Elbette Rusya, Ortadoğu ülkelerinin Rus ekonomisine zarar verecek bu tür oynamaları kabul etmeyecektir. Batı’nın Rusya ya olan bağımlılığının ortadan kalkmasına da izin vermeyecektir. Batı’nın enerji kaynaklarına duyduğu ihtiyaç, Suudi Arabistan başta olmak üzere petrol üreticisi ülkelerin Orta Doğu’da daha güçlü bir rol oynamalarına yol açacaktır. Bu ülkeler, Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi Batının çıkarlarına göre hareket etmek yerine, Batı ile Rusya arasındaki bu çatışmayı, önceliği kendi çıkarları olacak şekilde tercih edebilirler. Böyle bir durumda Körfez ülkelerinin geçmiş deneyimlerden gerekli dersleri çıkardıkları düşünülebilir.
Türkiye Açısından Etkisi
Rusya-Ukrayna savaşı, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) birliğin dayanışmasını güçlendirmeye olan ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Bu amaçla, NATO’nun en büyük ikinci NATO ordusuna sahip olan Türkiye’ye yönelik olumsuz davranışlarını gözden geçirmeye başlaması kesindir. Diğer taraftan Türkiye’nin Ukrayna krizinin tüm taraflarına pozitif bir şekilde yaklaşması Rusya’yı, Suriye konusunda Türkiye’ye uyguladığı baskıyı azaltmaya ve bu alandaki problemlere çözüm bulmaya zorlayabilir.